Gece yarısı gelen ve sadece sekiz dakika süren bir telefon görüşmesinin ardından dağıldığımı fark ettim. Ağlıyordum . Neye uğradığımı şaşırmış halde ağlıyordum.Yabancısı olduğum bir durum değildi. Bir kere daha telefonu gülerek açıp ağlayarak kapatmıştım. 21 gün bekleyişten sonra gelen bu telefon beni gülümsetmişti. Telefonu açıp hiçbir şey olmamışçasına hoş karşılamıştım onu. Bir kaç saniye sonra telefonun ucundaki kişinin o olmadığını anladım. Gözlerimden yaşlar boşaldı. Geçen günlerin birikimi gibi. Yine yıkılmıştım ve bu seferki fazla ağırdı. Ben hüngür hüngür ağlarken onun içerde yeni biriyle ve çok iyi olduğunu öğrendim. Beni arayan kişiye mi ,aramayan kişiye mi yoksa kendime mi kızmıştım bilmiyordum. Dizlerimi karnıma çekip saatlerce ağladım. Sessiz olmak zorunda hissettim kendimi,hıçkırmalarımı durdurmaya çalışıyordum. Kıpırdayamaz hale gelmiştim. Öylece bir noktaya odaklanmış bakıyordum. Gün aydınlanmıştı. Hiç uyumadığımı fark ettim.“ O benim hiç bilmediğim bir yerde uyuyordu ,bense onun hiç bilmediği bir yerde ölüyordum.”