Bir düşünsenize gece yarısı ıssız bir sokaktasınız; önünüzde Rönesans’tan kalma bir otomobil duruyor ve siz biniyorsunuz . İndiğinizde karşınıza çıkan ise edebi bir sölen. Düşünemediniz öyle değil mi? Üzülmeyin. Sizin yerinize de tabi benim yerime de birileri düşünmüş. Kim mi? Nev-i şahsına münhasır bir film: ” Paris’te Gece Yarısı” (A Midnight in Paris). Düşünemediğimiz her şey düşünülür kılınmış sanki bu filmde. Tabirim caiz ise hayaller gerçek olmuş.
Yürüyen şenlik ünvanını taşıyan Paris’te geçen bu eşsiz film insanlara hayallerinin gerçekleşeceğine dair bir umut. Rüyalarının şehri Paris’e gelen yazar Gil Pender her sanatçının yaşadığı bir durumun içersine düşmüş şekilde karşımıza çıkmakta. Kendini anlayamayan insanların arasında kalmış. Ta ki o otomobil önünde durana kadar. Sanata aşık her yazar kendinden önceki dönemlerin ve sanatçıların bir numaralı hayranıdır. Gerçekleşme ihtimalinin olmadığını bile bile hayaller kurarlar onlarla tanışmak için. Hepimiz kurduk; kurmadık mı? İçimizde en şanslı Gil çıktı. Adını bile anınca heyecanlandığı Ernst Hemingway ile tanıştığında hayatının şaşkınlığını yaşadı takdir edersiniz ki. Fonda Scott Fitzgerald’ın çaldığı büyüleyici şarkıların; etrafında Pablo Picasso’nun tablolarının olduğu bir dünyaya inmişti o otomobilden. Kısacası hayaldi; gerçek olmuştu.
Bir roman yazıyordu Gil Paris’e geldiğinde. Daha doğrusu yazmaya çalışıyordu da denilebilir. Bir türlü emin olamıyordu kendinden de yazdıklarından da. Nihayet bir ışık görmüştü sanatına dair. Hayranı olduğu büyük isimler hem ilham olmuştu ona hem psikolog. Hem kendini anlatabilmişti onu anlayan insanlara hem de sanatını.
Bu ilhamın sonunda yağmurun altında muhteşem anıların yaşandığı sokaklarda kalmaya karar vermişti bina yığınlarıyla dolu olan yerlere dönmektense. Ait olduğu atmosferde edebiyatın gerçekliğinde kalmayı seçmişti kendini bulamadığı sahtelik yerine.
Umudun sanatla gerçekleşebileceğine dair bize ışık tutan bu filme teşekkür ve minnet borçlu olduğuma karar verdiğim için yazdım bu yazıyı. Kim bilir belki iyi birer sanat aşığı olursak bizler de hayranı olduğumuz isimlerle tanışabiliriz. Umut sanatçıların ışığıdır bence. Işığımızı kaybetmemek dileğiyle..