00:40. Giriş.
Bazen zor gelir gerçekler. Kafanı kurcalayan, çıkarını bulamadığın, taşıması zor ve nedenini bilmediğin gerçekler.
Kimisinin yaptıkları, kimisinin yaşattıkları, kimisinin cebindeki para, kimisinin elindeki sigara. Zor gelir…
Duygular karmakarışık olur, uyanırsın uykundan. Ve dolaşırsın beyninin sınırlarında. Sonra fark edersin ki hiçbir şey yoktur. Çünkü o an hiçbir şey olduğunu hissedersin. Oysa bilmen gerekir ki hayat bir sınav, sen ise sınava giren ve sorularını kendin yazıp, kendin cevaplayan kişisin. Kendi sınavından kaldığını fark edince gecenin karanlığında kendini kaybetmiş şekilde yine düşünürsün. Gecelerin peşinde olduğu vakitler yaşamalısın bu hayatı. Gün aydınlanınca, ilk sigaranı yakınca, arabaların seslerini aydınlıkta duyunca beynin yine karıncalanacak ve yine bıkacaksın hayattan. Oysa hayatın bir suçu yok. Felek bize vurmuyor, şans yüzümüze gülmüyor değil. Seçimler kötü, insanlar yanlış, adımlar dandik ve yorulduğun yollar bok gibi.
Unutma ki dostların çok yakın sana, borçların ve hataların kadar yakın. Yoksa gün içinde telefonun elli defa çalardı. Öyle değil mi?
O yüzden seçimleri bir daha gözden geçir bu gece ve sor kendine;
dört duvar arasında kaleme dökmek mi hayatını yoksa kuytularında dolaştığın çirkin kadınlar, şuursuz adamlar ve çektiğin pis hava mı?
Kimisinin varlığını bildiği şeyler cenazesidir, kimilerinin ise varlığını gerçekleştiremediği şeyler tabuta girdiği andır.
Geceler aydınlıktan doğar. Ve sen hatalarını aydınlıkta yaparsın. O yüzden geceyi sev ve geceyi en güzel dost bil.