Peki,birşey sorcam;
Hiçbirşey aynı kalmıyor;insan,hava,mevsimler var mesela ya da gün içinde bile havanın durumu değişebiliyor,bitkiler zaman zaman çiçek açıp ya da meyve verip zaman zaman da yaprak döküp çirkinleşiyor tıpkı insanların zaman içinde fiziki,çoğu zaman da tavır olarak çirkinleştiği gibi.Ya da ilk tanıdığında ‘Aaaa ne kadar iyi,ne kadar dürüst,ne kadar saf’ dediğin biri,neden bir zaman sonra tam tersi oluveriyor.
Niye hiçbirşey ilk günkü gibi kalmıyor,ne oluyor bize.Acaba,tıpkı bedenlerimiz gibi zaman içinde duygularımızda mı yaşlanıyor ve değişime ugrayıp,deforme olup çirkinleşiyor.
Ben,çok sevdiğim birisinden soğuduğum ya da ondan nefret etmeye başladığım zaman çok üzülüyorum;sanırım yaşlılıktan mütevellit çirkinleşmiş ve ölmeye yüz tutmuş,elimde büyümüş güzel duygularım için bir türlü yas tutma evresinin doğal bir sonucu bu hissim.
Bugüne kadar sevdiğim hiçbir kızdan nefret edemedim ya da hiçbirinden hala soğumuş değilim,tam bilemiyorum.Zaten bu yaşıma kadar topu topu sadece iki kız sevdim.Tamam,ikisi de iyi kızlardı;sezarın hakkı sezara verilmeli.Ne zaman aklıma gelseler hiçbir nefret ya da kin duygusu hissetmiyorum,onlar beni yolun bitimi yakınken terketmiş olsalar bile.Sözümona bir piç gibi sokağa atılmış olma hissi bile,onları hatırladığımda suratımı asmaya yetmiyor.
Kimine göre gurursuzluk bu,kimine göre de sözlükteki anlamı gibi sevmiş olmanın gereği,olağan bir tepki sadece ..
Ya sence?