Bu günlerde insanları hayvanlardan ayırdığı söylenen ”düşünmek” eylemini sık yapar ve gerçekten böyle bir eylemin olduğunu teyit etmiş olduk.Ne için yaşıyoruz ? Adalet diye birşey var mı? Adil miyiz? Ne kadar adiliz ?
Kafamızdaki bu sorulara düşündükçe yavaş yavaş cevap veriyoruz ve sanırım birçoğumuz bunlarının cevabını verirken utanıyoruz.Çünkü en büyük adaletsizliğin ; adil olmayıp adilmiş gibi görünmek olduğunun farkına vardık.Kendimiz için istediğimiz bir çok şeyi başkası için istemiyormuşuz, kendimize yapılmasını istemediğimiz birçok şeyi başkasına yapıyormuşuz…Bunun farkına vardık.
Düşündükçe insanlığıa bir faydamız olmadığını, sabah kalkıp işe gidip akşam eve döndüğümüzü, geri kalan zamanlarda ailemizle vakit geçirdiğimizi bunlar dışında kimseye hiçbir faydamız olmadığını görüyoruz.Yazıyı okuyanların çoğunun ne yapabiliriz ki ? dediğini duyar gibiyim…
Dokunmaya kıyamadığımız, acıktı diye ağladığında kötü birşey oldu diye kucaklayıp koşa koşa hastahane kapılarında gözümüzü açtığımız çocuklarımız var.Bir yerlede o çocuklar ellerinden hiçbirşey gelmeyen annelerin, babaların gözleri önünde ölüyor, öldürülüyor…Bundan kısa süre önce Doğu Türkistan’da Çin 8 aylık hamile bir kadının karnını deşerek doğmamış çocuğunu çıkarıp kenara attı.Bundan kısa süre önce Hindistan’da müslümanlar sokak ortasında linç edildi, camiler ve ibadehaneler yakıldı, yıkıldı.Bundan da kısa süre önce Suriye’de enkaz altından mücize eseri sağ kurtulan 10-12 yaşlarında bir çocuk ”sizi Allah’a şikayet edeceğim” dedi.Bu günlerde evde sürekli düşünüyor olmamızın, ”adalet”i sorguluyor olmamızın nedeni bunlar olabilir mi? O çocuk bizi şikayet mi etti ?
Düşünüyoruz… Ben düşündüklerimi bugün buraya yazmayı tercih ettim.Bu kadar cesur bir adam değilim ama küresel sorunları veya adaletin ne anlama geldiğini sadece 4 yıllık fakülte bitirmiş, saçı beyazlamış, bir yerlede tanıdıkları olanların ilgi alanına girmediğini, biz gençlerin dünya için insanlık için adalet için yapacağı daha çok şeyi olduğuna ve bunu başaracağımıza inanıyorum…