yok
olmuyor işte nalan
ben seni mutlu edemiyorum
düşlediğin gibi biri de olamıyorum
üstelik gözyaşlarını da benim yüzümden heder ediyorsun
sen ağlama nalan
sen ağlayınca
cebrâil vahiy getirmemekte diretiyor
sadece o da değil
azrail ruhumu bedenimden ayırmaya yer arıyor
mikâil tanrının iradesinden geçip tabiatın dengesini sarsıyor
az kaldı
çok az
israfil sur borusunu üfleyecek
ve ben sana mâlik olamadan göçeceğim bu diyardan
kirâmen kâtibîn şahitlik edemeyecek bize
yanarım
yanarım da
mahrumiyetine hudut çizemediğine yanarım
yanmam ne fayda
kül olup gideceğim bu çukurda
kimse duymuyor zifiri çığlığımı
bir medet
bir el uzanmıyor bana
mahkumiyetim adam gibi sevdiğimden mi
ahh nalan
münzevi ruhum farkında olmadan acı veriyor sana
sende taarruza geçmekten alıkoyamıyorsun kendini
mecalim yok artık
hapsedilmek için fırsat kollanan ruhumu epeyce yaşlanmış hissediyorum
dizlerim tutmuyor
sen konusunda biraz da perhiz etmem gerek galiba
tabi sana temayül etmemenin mümkünatı varsa
hem ben yaşlı bir adamım
elimi tutmamanı da anlarım
hayatıma iştirak olmaman için geçerli bir sebep
sen genç ve bir tanrıyı yerin yedi kat dibine gömecek denli güzelsin
bense sana ayak uyduramayacak kadar eskitilmiş
yalnız sana duyumsadıklarımda mutaasıbım
pişmanlığı da ilkokul dördüncü sınıfta bıraktım zaten
belki ihtiyatım beni buralara sürükledi
belki de radikal bir sevdanın kurbanıyım
inan bana
bir gece
bir gece olsun
senden geçmeye yeltenemedim
– Alelade-i Fevkalade