Ne yanım boş
Çek sandalyeyi yarim
Zaten çekilmemiş miydin ki iliklerime kadar sen
Gel yanım ol
Yarınım yanı başım yankım acım baharım kışım….
Hepsi sen ol…
Sen koy bardağıma doluca
Sıcak acı çay gibi kon dilimin ucuna
Silinmemiş bakışlarda hisset beni
Yağlı kağıda sarılı aşklardan bizim aşkımız
Yanmış olsa bile içi hala taze?
Avuçlarımda ki sen lekesiyle
Geldim…
Bırak yanlızlık yolunu
Kaç ilmek atılmışsa kazağına
Sök yeniden yazalım….
Yeniden kuralım yanlızlığı…
Ölümü hatırlatan kaç mısra varsa silelim…
Silinmeyecek ne varsa silmiştim oysa….
Yağ Bursa’nın yağmuru yağ…
Islat bileklerimi
Hasret prangaları ancak böyle eskir demiş şair….
Sen ancak böyle eskirsin bende
Eskime de…
Eskimiş gibi yap yarim…
Kitap kokusu gibi ol…
Yol ol yoluma
Kıyam gibi dik duramam karşında
Secdem de sana değil…
Ağır imtihanlarda yoğrulmuş aşk var göğsümde
Meşe palamutlarından daha küçüğüm yanı başında
Kozalak kadar hırçın değilim…
Papatya kadar beyaz
Çayır kadar güzel de kokmam
Yanlışlarım sinmiş üzerime…
Yok yok…
Iskemle de asılı kaldı benim hayallerim
Oturadur sevdam deyip kaçtım….
Kaçtım… Kaçtığımı sandım….
Ne kaçmaktı ama
Az ilerde senin benim gönlümü tekrar çevireceğini bildiğim halde kaçtım…
Kaçamadım…
Bocaladım
Çelme takan hatıralar yüzünden
Sensizlik asfaltına çakıldım.
Ne çakıldım ama bir bilsen.
Aklım yarıldı
Hayallerim aklımdan kaçtı.
Şimdi hayal de kuramaz oldum.
Kaçmak bu kadar zorken
Asfalt yolda çakılı kalmışken ben
Sensizlik kanamasından iliklerim boşaldı…
Hoşçakal senfonisinin son perdesi ben.
Yokluk yolunun çıkmayan sokağı sen.