Çevremizde, televizyonlarda ya da her hangi bir yerde karşılaşırız ‘kadın haklarını’ savunan kadınlar, dernekler ya da kuruluşlarla…
Fakat henüz tam olarak hangi kadın tipini savunduklarını ya da hangi kadının hakkını korudukları hakkında hiçbir olaya tanık olamadım maalesef.
Bence bu konuda en duyarlısı yine devlet ‘ana’ yani Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı…
Hiç değilse son zamanlarda ‘panik butonu’ gibi uygulamalar ile bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Takdir edilmeli. Sivil toplum kuruluşları da örnek almalı.
Fakat öyle kadınlar var ki eyvah ki ne eyvah…
Allem edip kallem edip bir şekilde kafese aldıkları zengin iş adamlarının paralarıyla, bir de birkaç dul ve ‘kokoş hanımefendilerle birlikte vakıftan vakfa, derneklerden derneklere üye olurlar. Sürekli içlerindeki ‘ezik’ durumu insanların gözüne sokmaya ve ‘Biz ezilen kadınlar için varız’ sloganıyla çalıştıklarını sanırlar.
Tabiî ki görevini tam anlamıyla yerine getiren ya da getirmeye çalışan kadınlar tenzih ederim. Oysa ‘fakir edebiyatı’ diye ağır işlerde çalışan kadınları görmezden gelenler; dernek toplantılarında pasta kesip, kıyafet balosu yapmaktadırlar.
Bir de kendi aralarında birbirlerine tanesini 100 TL’ye yaptırdıkları plaketleri armağan etmiyorlar mı? Gülmemek elde değil!
Ülkemizde bu kadar aç ve açıkta kalan kadın ve çocuk varken bu hanımefendilerin, arkalarına ensesi kalın ağabeylerimizi alarak ne yapmaya ve egolarını neden bu yönde göstermeye çalıştıkları hakkında hiç bir fikrim yok. Gerçekleri; derin dekoltelerle, yüksek topuklarla ve iğrenç parfüm kokularıyla örtemeyeceklerini bu kokoş ablalara birilerinin hatırlatması gerekmektedir!
Oh, hayat ne güzel! Baba parasıyla okul bitir, koca parasıyla bir yerlere gel, ya da kocanın çevresinden nemalan sonra da kalk “Ben iş kadınıyım. Ben şöyle savunucuyum, ben böyle savunucuyum” diye nara at…

Vallahi güzelmiş!
İnanın sevgili okurlarım bunlar; kocaları olmadan bırakın kadını, kendilerini kendilerinden koruyamazlar. Öylesine aşağılık kompleksine kapılmışlar ki, elde ettiklerini ve oturdukları koltuklara oje satarak gelmişler!
Hâlbuki nasıl geldiklerini bilmesi herkes biliyor…
Bu zihniyete sahip olanlar yüzünden gerçekten kadın haklarını savunan ve kadına sahip çıkan kuruluşların da lekelenmesi içler acısı bir durum. Onlarca kadın sokaklarda dileniyor. Onlarca kadın şiddet görüyor! Onlarca kadın kötü muamele ya da iftiraya kurban giderek itiliyor, kakılıyor.
Olmadı canına kıyıyor!
Kadın haklarını savunan bu makyajlı, parfümlü, gözlerinde güneş gözlükleri ve topuklu ayakkabıları olan kaç kadın gördünüz isyan eden?
İsyan etmeseler de olur kamuoyuna açıklama yapan ya da birisini savunanı gördünüz mü? Sizi bilmem kıymetli okuyucularım fakat ben hiç görmedim!
Hayvanları koruma derneklerini gördüm fakat kadınlar için kılını kıpırdatan bir kadına şahit olmadım! Bu yazıyı yazmamın sebebi ise bu tür çalışmalar yaptığını savunan ve hiç bir şey yapmayan, sadece akşama kadar oturduğu yerden cesaret hapı almışçasına konuşan kendini bilmezlerdir.
Umarım bu yazıyı okurlar ve insanlara nerden baktıklarını, baktıkları yere nasıl geldiklerini hatırlarlar.
Saygılarımla