yakalarımın altına sıkışmış bir cin cüce… şıklatsa parmaklarını silinir miyiz bu yeryüzünden gökyüzünden avare dönen bir yıldız misali, kaçar mıyız evren boşluğuna hisleriyle avuturken ağlayan melekler sırtlarındaki yarayı kaçıp gider miyiz dünyanın cehenneminden üzme kendini parmaklarını şıklatsa bulutlar iner miyiz yeryüzüne gökyüzünden avare akan kan damlası misali, iner miyim göğsüne yabancı eller gibi bütün hiddetiyle kavururken damarlarım bedenimi kaçabilir miyim güzelliğinin eseri gök’ yüzünden üzme kendini bir yıldız sal gökyüzüne bir de kan damlası hangimizin başı değerse bu divaneliğe hiç fark etmeksizin o vakit kesin kafamı geriye kalan bütün aklımdan üzme kendini üzme kendini ki bu yıpranışım bir anlam kazansın üzme kendini ki kan da yıldız da yüreğime damlasın seni bu denli yıpratışım kendini en yakın şarampolden aşağıya yuvarlasın sen üzme kendini ki ben o vakit gökyüzüne bir bıçak saplayayım üzerimize kanla karışık yıldız yağsın, gök yağsın, kızıl yağsın.. üzme artık bizi