Kaptan irfan öldüğü yerde duruyor
Aldık, süzdüler uzun süre
Yolcu, ince, boş gözlüklü
Saat gece yarısı
Kaptan irfan, suyu donmuş şekilde
Kaptan İrfan öldüğü yerde duruyor
Kafası arkaya dönük
İki oğlanını iki kızını arıyor
Dalgalar üzerini örtüyor
Bir sigara üzerinde sönüyor
Kaptan İrfan öldüğü yerde
Zeytinleri asma yapraklara sarıyorlar
Kaptan İrfan, bakışlarını düşünüyor
Annesi bahçeyi suluyor
Kaptan, yola çıkıyor
Geminin sesi, hasret kalmış gövdeleri kabartıyor
Kaptan İrfan öldüğü yerde duruyor
Düşünceleri Ayfer’i arıyor
Ay ışığı parladıkça parlıyor
Yüzüne iniyor tüm durumu
Düşünceleri Ayfer’i arıyor
Ayfer, hastalıklı
İrfan solgun
İrfan…
Cebinden hüzünlerini çıkarıyor
Artık acımıyor dudakları
Gözleri kupkuru
Gemisi önünde
Büyük kalabalık gemisi
Hiç de istemezdi
Vermeyin demişti
Olmaz !!
Olmaz demişti
O hareket ettiremezdi bu gemiyi
Karadeniz’den Marmara’ya
Yapamam demişti
Bir kayık yeterdi irfana
Arada balık tutar
Annesine götürürdü onları
Kim bilir? Belki Ayfer’i görmeye giderdi
Bütün görünen haliyle Ayfer’e bir merhaba derdi
Bir kayık yeterdi irfana
Kaptan İrfan öldüğü yerde duruyor
Acılarını gemide bıraktı
Özlemi öylece, unutuldu küçük bir teknede
Annesine götüremedi iki balık
Ayfer habersiz
İrfan solgun
İrfan öldüğü yerde öylece duruyor