…
Bir gün kar yağmaya başladı. Çok şaşırdık. O da şaşırdı. Bazen kar yağarmış, güneş uzaklaştıkça soğuyan ülkelere. Sanırım biz de onların birindeydik. Onu da bu ülkede gördüm. Bir gün, hepimiz evdeydik, yeni uyanmıştık. Her yer gittikçe bembeyaz oluyordu. Çok şaşırdık. Annelerimizle göz göze gelip sokağa koştuk. Onu da sokakta gördüm, o da şaşırıyordu. İlk kimin aklına geldi bilmem ama avuç avuç kar atıyorduk birbirimize, paylaşır gibi. “Bak bunlar ne kadar güzeller”, “Peki sen bunları gördün mü?”, “Hey şuna bak!” der gibi, birbirimize en çabuk ve en kısa yoldan ulaştırıyorduk taneleri. O öylece durup bakıyordu. Gözleri büyümüş gibiydi, büyülenmiş gibi. Ben de diğerleriyle beraberdim ama arada sırada ona bakıyordum. O bize hiç bakmıyordu, sadece kara bakıyordu, kocaman gözleriyle, bir yerdekilere, bir de yağan taneciklere. İlk kez mi görüyordu bilmiyordum, ama bizden de ilk kez görenler vardı, böyle değillerdi, en azından koşup üzerlerine atlıyorlardı. Sonra başkaları da onların üzerlerine. Az ilerideki yokuşa bakıp bu kez oraya koştuk, tepeye çıkana kadar düşenlerin sayısı fazla olunca tepeye ulaşanlar olarak gururluyduk. Aşağıya kadar başarıyla kaymış olmaktan çok tepeye ulaşmayı beceri sayıyorduk. Ben her tepeye çıkışımda ona bakıyordum, o hala aşağıda ilk çıktığımız yerde, gözleri kocaman, bakıyordu etrafına. Tepedeki çamlığa kadar çıktım bu sefer, daha uzun sürecekti aşağıya kadar inmek. Kimse yoktu yanımda, hepsini yenmiş, birinciliği elde etmiştim. Aşağıya kadar kaydığımda herkese anlatacağım bir hikayem olacaktı. Bu çamlık, geceleri odamdan korkarak baktığım karanlık ve kimsenin uğramadığı ‘o’ yerdi. Oraya bile çıktığıma göre korkacak bir şeyim kalmamıştı. Kendimi tam hazırlamışken atlamaya, gözüm birden onu aradı. O yoktu, kaymaya başlamıştım bile. Onu göremediğime öyle tedirgin oldum ki. Nereye gitmişti, ya kaybolduysa, her yer beyazdı, evimizi bile bulamazdık. Çok korktum. Bir gece yarısı az önce atladığım tepeye gider gibi korktum. Gerçekten aşağıya kadar inmek çok uzun sürdü. Ve ben çok korktum. Diğerleri tepeye çıkmaya koyuldular, ben aşağıda kaldım. Hemen onu son gördüğüm yere koştum. Belli ki karın içine atlamıştı, ona benzeyen bir iz vardı çünkü. Ama o yoktu. Etrafıma bakındım. Sonra evlerin etrafını dolaştım, evden uzaklaşıyordum, her yer daha da beyaz oluyordu, korkuyordum, kaybolmaktan, kaybolmasından. Ayak izlerimi takip etmeye kalktım dönmek için, ama kar çok hızlı yağıyordu, bastığım yerleri kapatmaya başlamıştı. Daha uzaklaşırsam eve dönemezdim ki. Eve gittim. Annem bakıyordu. Hiçbir şey yokmuş gibi yaptım. “Karnım acıktı” dedim. Öptü.
Sonra tekrar dışarı çıktım, kardan yürümek o kadar zordu ki, zorlandığım yerlerde ellerimi kullanmaya başladım. Onu tekrar görmek istiyordum. Onu bulmak istiyordum. Son gördüğüm yere tekrar baktım. İçine atladığı karda iz kalmamıştı. Elimle eşelemeye başladım. Dışarıdan karda eğleniyor gibi görünsem de çok korkuyordum. Biraz daha kazdım. Diğerlerinin birazı evde kaldı, cam kenarlarında görebiliyordum, birkaçı da tepeye doğru gidiyordu. Tepeden her yer görünüyordu. Belki iyice bakarsam görebilirim dedim. Onları takip ettim. Çamlığa çıkmıştım tekrar. Ellerimle dürbün yaptım. Her yere bakıyordum, her yere. Sonra onu son gördüğüm yere doğru çevirdim dürbünü. Bir karartı vardı. Çok heyecanlandım, hemen aşağı kayıp koştum. Koşarken ayağım takıldı, ellerimin üzerine düştüm. Sanırım dürbün kırıldı. Tekrar koştum ve karartının yanına gittim. Kocaman bir kuş tüyüydü bu. Siyah değildi. Lacivert ya da kahverengi de değildi. Tüyü tutup kokladım. Bir şey anlamadım kokusundan. Başka ne yapabilirdim bilmiyordum. Tam kazdığım yere bir tüy daha düştü. Onu da tuttum. Artık iki tüyüm vardı ve ne yapacağımı bilmiyordum. Kar kocaman tanelerle yağmaya devam ediyordu. O tanelerin arasına sıkışmış iki koca tüy, onu son gördüğüm yere konmuştu. Kendimi kazdığım yere attım. Sonra yüzüstü yatmanın saçma olduğunu fark ettim çünkü bir şey göremiyordum. Arkamı döndüm. Yüzlerce kar tanesi üzerime düşüyordu. Kırık dürbünümle son bir kez daha uzaklara bakmayı denedim. Bir karartı gördüm. Kar tanelerinin düşmeye başladığı yerde bir karartı vardı. Yoksa o…
…
Kar hala yağıyordu. Hava kararmaya başladığında eve girmiştim. Hepimiz evdeydik. Her yer bembeyazdı, dışarı çıksak evimizin yolunu kaybederdik. Sonra bir karartı gördüm. Yağan ve yağmış olan karlara bakıyordu. Tek başına, benden başkası onu görüyor muydu acaba?..
01.01.15