Ama hepiniz oradaydınız,
Oradaydınız ve görmüyordunuz
o kadar güzel seviyordum ki sabah namazına kalkmak gibiydi tıpkı
Bir gece aniden,
bir gece hüzün
Ve bir gece
Hepiniz oradaydınız ve görmüyordunuz
Görmüyordunuz,
anlatamazdım hüzün neydi(?)
ve ellerin soğuk
sapsarı kesilmiş tenin
biliyorum,uzaktan
sessizdi yalnızlığımız.
Oldukça yakındaydınız ve görmüyordunuz.
Anlatamazdım bir gece yarısı kanlı bir papatya ve bir yanda çiçek dolu bir silahla kara şiirler yazmayı.
Anlamazdınız silahın bir dost için anlamını.
ve bir dost elinde kanlı bir papatya ile uyandıramazdı sevdiğini
Ben hep çiçek taşırdım sol cebimde silah yerine,
– Silah dediysem para yerine çok uzaktaydınız bir süre, gözlerimde talan edilmiş bir şehir ve yıkıntılar vardı
ve bir denize kıyısı yoktu kalbimin,
Anlamıyordunuz ben sağ cebimde de bir cepken taşıyordum ve oldukça eskiydi sözlerim.
Taş değirmenler vardı eskiden..
sen çipil çipil bakardın,
bir ara hatırlıyorsunuz
bir ikindi vakti yağmurun eskisi gibi yağdığı vakitler de,
biz bu vakitler de hüzünlü olurduk,
oysa uzaktaydınız görmüyordunuz
en çok görmeniz gereken vakitler de biliyorum,
Kelebeklerin ömrü çok azaldı,
Ve bu hızla sanıyorum…
-bir çiçek cennetine dönüşmeli ülkemiz-
mavi bakışlı küçük ve masum çocuklarla ,
O vakitler de ipil ipil yağmur yağardı
bir ışık gördük mü havada hepimiz korkardık,
Elimde yanmak üzere olan bir kırmızı karanfil varken,
ve anlatmak için bir yalnızlık bulutu aradığım vakitler de yoktunuz.
Uzaktaydınız ,görmüyordunuz bir gece yarısı dostun bağırışlarını
uzaklardan silah sesleri geliyordu
oysa yıllar boyu hep ceplerimiz de papatyalar taşımıştık
insanın insandan korktuğu devirlerde yoktunuz
kalbim uzunca bir süre kıyısız ve savunmasızdı
bir gece yarısı elinde bir renkle
-mavi miydi neydi –
İlk defa o gün bir rengin bu kadar güzel kokabildiğini görmüştüm
Uzaktan çipil çipildi gözlerin, tenin sapsarı ve kıyrılmıştı tam o vakit yeşil iplikli yağmurlar yağmıştı,
Oldukça uzaktaydınız görmüyordunuz.
Açıkcası üzülüyordum bu vakitte bu yağmuru görememenize
saçlarınızın kuruluğu oldukça uzaktan da belli oluyordu
Sözleriniz eskimiş gibiydi,
biz de ona yakın konuşuyorduk ama duymuyordunuz.
Biz konuşmadık siz duymadınız,
siz konuşmadınız biz duymadık.
Ben o vakitler de kendimdim,sonra kuşluk vakti,
“Sen beni bu vakitte öpersen
ben belki Cahit olurum”
belki cepkenimde kırmızı çiçeklerle rengarenk şiirler yazarım,
tam kuşluk vakti öpersen beni ben bir bilge olurum
belki masmavi yağmurlarda ıslanırız
– İmkansız değil –
Uzaktaydınız ,görmüyordunuz
bir tek sen görüyordun,
ellerin eskisi gibiydi uzaktan
-masmaviydi-
sanki yeşil iplikli yağmurlar yagıyordu o vakit
evet tam bu vakitte öpersen
ben büyük ihtimalle yeniden ben olurum
tam kuşluk vakti öpersen beni.
Çok uzundu siz okumuyordunuz biz de dinlemiyorduk
Oldukça uzaktaydınız ve
ve neler oluyordu görmüyordunuz.
” Herkese selam, sana hasret… “