Peltekleşen, söz söylemeye dönmeyen dilleriyle, mağaraya, karanlık mağaraya benzeyen gözleriyle kendini karanlıkta kurtarmak için çaba sarf etmeyenler, asla aydınlığa kavuşamaz, kendi karanlığında yok olur vesselam.
***
Kendini karanlıklarında görmeyenler, çığlık çığlığa nereden geldiğini bilmedikleri o vahşetin nefreti ile kalanlar, bir ürperişle bunu hissetmeyenler, asla aydınlığa kavuşamaz, kendi karanlığında yok olur vesselam.
***
Kendini karanlığına hapis edenler o karanlıkta kalan kendisi ve sesinin iniltisini duymayanlar, asla aydınlığa kavuşamaz, kendi karanlığında yok olur vesselam.
***
Söylenmeyecek sözleri söylemek için ar damarını çatlatarak “ar”dan uzak söyleyerek kalanlar görülmemiş nefreti ile kalanlar ve bunun farkına varamayanlara ben acırken onlar kendilerine acımıyorsa eğer, asla aydınlığa kavuşamaz, kendi karanlığında yok olur vesselam.
***
İnsanı inciten kelimeler dilime gelirken, damarlarımda akan kanla o vahşeti hissederken uzak durmaya çalışıyorum sizler gibi kardeşlerim, lakin bunu hissetmeyenler yok olmaya mahkûm iken, asla aydınlığa kavuşamaz, kendi karanlığında yok olurlar vesselam.
***
Vatan dediğini bayrağı dalgalanırken şerefle gönlerde terk edip hiçbir yere gidemezsiniz, vatan terk edilecek bir mekân yer değil, ondan bir tat koku aldıktan sonra bırakamazsınız. Vatanı bırakmak ihanettir! Vatana sevgi muhabbet zincirleriyle ayağımızda bağlıyız bu zinciri kendimiz taktık kimse çıkaramaz vatanı sevme ülküsünü vesselam.
Mehmet Aluç