Kıl ve çul Müslümanları, Kasım 2002’de iktidar olduklarında; Türkiye’nin ekonomik sıkıntısı vardı, beka sorunu yoktu.
Kemal Derviş’inde içinde bulunduğu, ekonomi uzmanları; acı reçeteyi hazırladı, başarılı bir operasyon yaptı, ekonominin ateşi düştü, hasta hücreler tedaviye cevap verdi.
O dönemi yaşayanlar hatırlayacak.
Okyanus ötesinden, orta doğuya göz koyan; emperyalist güç ABD, yıllar önce planını yapmış: Irak’ı işgal etmeyi, orta doğu ülkelerini bölüp parçalamayı kafasına koymuştu.
Ne var ki, Ecevit’in başbakan, Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçelinin Başbakan yardımcısı olduğu koalisyon hükümetini, Irak’ı işgale razı edemedi.
Türkiye’yi yöneten iktidar, ABD’ye direnince; Başkan George W. Bush düğmeye bastı! Herkesin bildiği ve fakat dile getiremediği, koalisyon içindeki CİA ajanını devreye soktu ve tere yağdan kıl çeker gibi Ecevit iktidarını yıktı.
Yerine BOP a eş başkan olacak, ne isterlerse onu verecek; birini zaten hazırlamışlardı. Kimmiş o diye merak edenler; Abdullatif Şener’i yakından izlemeli.
Şener’i izlemek yeter mi?
Yetmez!
ABD’deki İsrail lobisinin kime hangi ödülü, niçin hangi cesaretinden dolayı verdiğini bilmek ve öğrenmek durumundayız.
Türk milleti, kurulduğu günden beri bu iktidara TBMM’de yeterli çoğunlukla temsil yetkisi verdi.
Onlar ne yaptı?
Irak’ta ABD ile Suriye’de Rusya ve ABD ile Türkiye’nin sınır komşusu olmasının yolunu açtı.
Hepsi bu kadar mı?
Şaka mı yapıyorsunuz?
Türk Askerinin başına geçen çuvalı unutmadınız herhalde. Ege’de 18 adamızın işgalini bilmiyorum ve hatırlamıyorum da demezsiniz herhalde.
Seksen bir İlimize çöreklenen Suriyeli sığınmacılara harcanan parayı duymadık diyemezsiniz.
Kasım 2002 yılından beri, Türkiye büyük Millet Meclisinde büyük bir ekseriyetle çoğunluğa sahip olan iktidar: 24 Haziran’da yapılacak erken seçimde de bizi yönetmeye talip.
Normal seçime daha bir buçuk yıldan daha çok zaman vardı.
TBMM çoğunluğu ellerinde, üstelik olağan üstü hal kanununun verdiği sınırsız yetkide önlerindeydi.
Mademki devlet yönetme iradeleri var idiyse neden apar topar erken seçim kararı aldılar?
Belli ki devleti yönetmekte acze düştüler.
Köylü bitti, tarım tükendi.
Samandan buğdaya, nohuttan mercimeğe, fasulyeden bezelyeye ithal listesine girdi. Kasaplık hayvan ve eti de dâhil ediverin listenin başına.
Cumhuriyet döneminde üretime yönelik ne yapılmışsa hepsi satıldı.. Seçim sath-ı mailine girdikten sonra da şeker fabrikaları elden çıkartıldı.
Üretim durdu.
Sanayi yok oldu.
İşsizlik tavan yaptı.
Döviz tırmandıkça faiz ona ayak uydurdu.
Tefecilerin işi tıkırında; asgari ücretle çalışanlar dişinin kanını emmeye devam ediyor.
Ve 96 saat sonra Türkiye sandık başına gidecek geleceği için oy kullanacak…
Bu seçim sıradan bir seçim değil!
Ya demokrasiye sahip çıkacak ya da monarşiye yol vereceğiz.
Durum zannedildiğinden çok daha nazik!
Ya Parlamenter rejime, kuvvetler ayrılığına, hukukun üstünlüğünü tercih edecek ya da Tek adama kul olacak, hukukun askıya alınmasına, göz yumacağız.
İki seçeneğimiz var!
Ya muhasır medeniyete yürümek, ya da orta çağa yelken açıp; kıl ve çul Müslümanlarına kul olmak.
İslam’ın şekil dini değil, inanç ve itikat dini olduğunu idrak etmeli, İslam adına kandırılmaktan kurtulmalıyız.
Bu Pazar, ya Atatürk’ün İlelebet yaşayacak dediği Türkiye Cumhuriyetini koruyacak; ya da tek adam rejimine geçit verecek; Allah yerine din tacirlerine kul olmayı seçeceğiz..
Tercih senin Türkiye!