Gözümü yüzüne karşı açtığım güneş
Şehrin dumanını üstünde bırakmış.
Bir sabah kahvesinin acısıyla
Göz bebeklerime saplanan o sert ışınlar
Yarınıma yansımaya çalıştıkça inatla;
Ben, beni sevenlerden kaçmakla meşgul,
Parmaklarımda yer eden kalemin izleriyle
Korkumu üflüyorum çelimsiz satırlara.
Sevgiyi tanımazlığım göz kepenklerime oturuyor
Kanıma işleyen bir soğukluk, buzdan bir öfke
İtirafıma kementini dolamış çukura sürüklüyor;
Bakışımı, söyleyişimi, bilmeden sevişimi…
Sahipsiz, kimsesiz, aidiyetsiz, yapayalnız
O kendimden bile gizli, kokusunu arayışımı.
Çekilirken ömrün en kısa günlerine,
En uzun gecelerin uykulu rehavetiyle
Rüyalarıma sevgimi koyuyorum, uzaktan
Yaklaşmadan, dokunmadan, hissettirmeden.
Aşka aşık olup da aşkı bulamadan
Yitip gitmek şu anda korkum.
Hasta kalbimin ağrılarıyla inlerken
Değil fırtınadan sığınacak bir koy,
Koca bir ada arıyorum taşıyacak yüreğimi…
Biçimsiz yazımın çırpınışlarını aksettirecek
Gözümden yeşil-gri suları dalgalanan…
Gecesi zihnimden daha koyu lacivert
Ama ne siyah ne azıcık da olsa ıssız göğü…
İnadına beyaz lekeli, en karanlık anımda bile!