Nereden, nasıl başlayacağımızı bilmeden, kendi aramızda dönen muhabbet sonrasında ortaya çıkan yola koyulma fikri, tüm olumsuzluklar içerisinde; son bir umut, denizde sarıldığımız yılan, at sikine konmuş kelebek.
Harita üzerine yoğunlaşıp gidebileceğimiz yerler üzerine fikir yürütürken, gerçekleri de gözardı
etmiyorduk. Modern köleydik, fakirdik. Elle tutulur tek şeyimiz, uzuvlarımız. Bir de yanımda yer
alan, adam. Düştüğünde seni kaldıracak bir dostunun olması kadar büyük bir zenginlik olamaz, bunu anlayacak yaşta olmak tecrübe diye adlandırılıyor. Bilmiyorsunuz, biliyorum.
Ağzı açık kalmış sigara paketinden, bir gayretle kafasını çıkarmış olan sigarayı fark eden parmaklar, iki hamlede fermanını imzalıyor, yakıyor sigarayı. İlk nefeste hissedilen haz, soğuk havada sevişmenin önüne geçiyor. Az önce telefonda yapılan muhabbet sonrasında, yanındaki kıza dönüp “gidebiliriz” diyen adamın, kendisini vazgeçilmez sanan sevgilisi “gidebiliriz” kelimesini, sorularla sıkıştırmaya çalışıyor aklınca. “Nereye gidiyorsunuz olmayan meteliğiniz, size fazla gelen hayallerinizle?” diyerek haddini aşıyor. Kendini yüksekte gören kadın, arkadaşları arasında konulan lakabından habersiz hala vazgeçilmez sanıyor kendini. Sigarayla birlikte hissedilen hazzın, suratına yaydığı aptal tebessümle birlikte, sevgilisi konumundaki kıza dönerek “Farkında mısın bilmem, hiç de sanmıyorum ama bir sigara kadar değerin var. Sigaramın dumanıyla, soğuk havadaki sevişmemiz gölgelendi” Bunu duymasıyla bozulan bayan, sarıldığı adamdan kollarını ayırıp farklı bir eda takınarak hızlı biçimde yürümeye koyuldu. Arkasından bakarken sigarasının bittiğini fark eden adam, yüzünden eksik etmediği aptal tebessüme takılarak uzun uzun bakındı. “Hangi filmin sonuydu bu?”
Kendini vazgeçilmez sanan kadın gözden kaybolduğu anda ters yöne doğru yol aldı adam. Bir ilerideki banka uzanıp, gökyüzünü seyre daldı. Hayallerinden vazgeçmeyeceğini her seferinde, bir şekilde dile getiren veya uygulayan adam, gerçekleri duydukça da inancının azaldığını hissediyordu.
Telefon çaldı…
Sustu…
Tekrar çaldı ve tekrar sustu…
Suskunluğu benimsemiş olan her adam, ölü taklidi yapar. Aslına olan özlemle.