Giriş
‘’Çalmadı’’ diye bağırdı. Az bekledikten sonra ‘’Niye çalmadı?’’ diye devam etti bağırarak. Sonra hiç ses gelmeyince birden yanındaki adamı tanımadığını ve Türkçe bilmediğini de fark etti-muhtemelen yanıt verememesi bu yüzdendi- Can’ın bu duruma fena halde canı sıkıldı. Diğer tarafa dönünce Aysel’i buldu az önce söylediklerini tekrar etti:
-Çalmadı diye bağırdı. Kulakları sağır eden gürültüyü bastırmak için bağırıyordu, yoksa Aysel normal şartlarda Can’ı duyacak kadar işitsel yeterliliğe sahipti. Aysel Can’a bakarak aynı ses tonundan seslendi:
-Ne çalmadı?
-Sur’a diyorum niye çalmadı? diye yanıt geldi Can’dan. Durum izleğe ve kurallar kitabında yazana göre ilerlemediği için biraz sıkılmıştı. Programı alt üst olmuştu.
-Bilmem belki bir yerlerde oturmuş dinleniyordur, belki de çay molası vermiş olamaz mı?
Can bu durumu biraz düşündü. Sonra etrafına bakındı. Etraf artık o kadar karışık bir hale gelmişti ki etrafın neresi olduğu konusunda en ufak bir fikre bile sahip olamıyordu. Etrafı şu anda her yer olabilirdi. Gökyüzü hem kararmış hem de oldukça yoğun bir kırmızıya bürünmüştü. Yeryüzünün de kırmızı tonunu göstermek bakımından gökyüzünden pek de bir farkı yoktu. Çünkü yer de kanlar içinde yatan pek çok kişi bulunuyordu ve olan kan da tüm toprağa yayılmıştı. Binaların çoğu yıkılmıştı. Uzakta bir yerlerde bulunan Karfur (Carrefour) binası çıkan hortumlardan dolayı ikiye ayrılmış ve şimdi de yağmalanıyordu. Bütün bunlara neden olan şey kıyamet alametleri olarak belirtilen şeylerdi. Önce hortumlar gelmiş, sonra dağlar nedensiz bir şekilde sakin bir günde yıkılmıştı.
Ve bu alametler gerçekleşmeye devam ediyordu. Sur’a üflenmediği-henüz üflenmemişti- bu durum daha can sıkıcı bir süre sürecek gibi duruyordu. Etrafın bu hiçbir yere benzemeyen görüntüsünü düşündükten sonra karar verdi:
-Aslında şu an anlamsız olan her şey olabilir. Toprağı parçalayarak hortumunu gökyüzüne doğru doğrultmuş bir şekilde topraktan bir fil bile çıkabilirdi. Tam da bu sırada hemen önünde toprağı parçalayarak hortumunu gökyüzüne doğrultmuş bir şekilde pembe bir fil ortaya çıkmıştı. Can hayıflandı:
-Pembe olmasaydı daha iyi olabilirdi dedi ve yenisini beklemeye koyuldu. Fakat ortalıkta parçalanan topraklar veya topraktan çıkan filleri göremeyince Can’ın canı daha da fazla sıkıldı-Can’ın canı günde 15 kez sıkılabilirdi- ve söylenerek elinde olanla yetinmeye karar verdi.
Öykünün yeni bölümlerini Wattpad üzerinden okumak ve takip etmek için: https://www.wattpad.com/story/49035589-k%C4%B1yamet-g%C3%BCld%C3%BCr%C3%BCs%C3%BC