İçim daralıyor, sıkılıyor.
Bir garip hallerdeyim bu aralar.
Karadumanlarla kaplı gönül göğüm.
Nereye baksam, o gri bulutu görüyorum sanki.
Bazen görünen, sonra tekrar kaçan bir güneşin peşinde gözlerim.
Sanki Kaf Dağının tepesinden bir kaya yuvarlanmış da viran etmiş gönül şehrimi gibi.
Meçhul kuşun kanatları o kayanın altında ezilmiş gibi.
Daralıyorum, sıkılıyorum anla beni.
Göğüs kafesim dar geliyor sanki gönlüme.
Gönül kuşum, o mehçul kuşum kanatlarını çırptıkça yaraları teker teker dağlanıyor. Yaralarına aldırmadan tekrar kanat çırpıyor.
Sonrasında daha da bitap düşüyor.
Bütün yüreklere meçhul bu kuşu, kendi göğsümün hapsinden çekip alamıyorum.
Anlayamıyorum olup biteni.
Gönlüme yabancı bütün bu olan biten her şey.
Aklımsa zaten kaygılı.