Susmazdan önce;
Düşlerim, gülüşlerim, öpüşlerim,
Bin insan gücünde cümlelerim vardı benim.
Çözerdim en çetrefilli düğümü.
O vakit,
Evler ev, yazlar yaz, kışlar kıştı tabii...
Ne mümkün
Aşkla uçan kuşa sapan çekmek?
Ecel, yalnızca hür iradeyle beklemekti ölümü.
Susmaya yakın;
Tezatlık hükmetti sisteme
Ne çare ölmüş kuşu göğe atmak?
Dışa vurdum, içe döndüm, piçe sövdüm...
Nehirler duruldu, dereler taştı,
Ağaçlar kurudu, çiçekler açtı,
Bulutlar kudurdu, hayvanlar kaçtı
Lakin aczden ders almadı insan
Göğe dayandı kibirden kule
Övüncünüzü ödünç verir misiniz?
Sustum ve nihayet çekildi kılıç
Çünkü yazık ki artık
Denizler deniz değil, yeşiller yeşil, eylemler eylem...
Bahçemde alabildiğine uzanan bir hüzün.
Bu vakit,
Zarlar hileli, düzen zalim, zamlar sonsuz...
Ne acı, hepiniz adına kızarıyor yüzüm
Zaten kuşlar da tümden küstüler bize
Hiç değilse bari şimdi
Utancıma ortak olur musunuz?