“Âriflerden bir zât, Peygamberimizin (s.a.v.) ‘Müminin ruhu cesedinden, kılın hamurdan çıktığı gibi (kolayca) çıkar.’ hadîs-i şerîfini kuvvetlendirecek bir âyet-i kerîme var mıdır? diye tefekkür etmiş. Bu düşünce ile Kur’ân-ı Kerîm’i hatmetmiş, fakat bir şey bulamamış. Hatmi bitirdiği gece Peygamberimizi (s.a.v.) rüyasında görmüş ve: “Yâ Resûlallah, Cenâb-ı Hak (meâlen):Yaş ve kuru (hiçbir şey) müstesnâ olmamak üzere hepsi apaçık bir kitapta (Kur’ân-ı Kerîm’de)dir.” buyuruyor. Fakat ben sizin şu hadîs-i şerîfinizin mânâsını Kur’ân-ı Kerîm’de bulamadım.” demiş. Peygamberimiz (s.a.v.) ona:
Uyanınca hemen Yûsuf Sûresi’ni okumuş ve hadîs-i şerîfin mânâsını (meâlen): ‘Ve ey Yûsuf, onların karşılarına çık, dedi. Onu görür görmez, (gözlerinde) pek büyüttüler (güzelliği karşısında hayrette kaldılar) ve kendi ellerini kesiverdiler…’(Yûsuf Sûresi, 31.) âyet-i kerîmesinde bulmuş.
Yani kadınlar Yûsuf Aleyhisselâm’ın fevkalâde güzelliğini görünce onu seyretmekle meşgul oldular da ellerini kesmelerinin acısını hissetmediler. İşte mümin de ölüm esnasında melâike-i kirâmı, cennetteki makâmını ve orada kendisi için hazırlanan nîmetleri görünce kalbi bunlarla meşgul olur ve ölümün acısını hissetmez. “Alıntıdır.
1962 Malatya doğumluyum.Evli ve dört çocuk babasıyım,kamuda emekliyim.Kendi halimde şiir öykü denemeler yazmaktayım.İnsanın yaşamında gereklidir bir şeyler söylemek bir insana faydalı olmak,gönülde gülümsemek gülümseyen gönüllerle birlikte olmak.Bende bu amaçla yazıyorum kendimce,insanlarla bu amaç uğrunda birlikte olmak için gülümsüyorum.