Kendisinin ve görünüşünün çocuk olduğu ama hayat biçiminin büyümeye zorladığı küçük kız güçsüz parmaklarıyla sağlam paketi yırtıp içindeki yunus şekilli buzdolabı süsüne ulaşmak istiyordu. Bir umut dişleriyle açmayı denedikten sonra paketin tükürüklerinden ıslandığını görünce biraz önceki yaptığı hareketin pişmanlığıyla annesine koştu. Annesi ise bir taraftan nar ekşisi yapmak için narları kaynatırken bir taraftan da kocasına kızı için almaları gereken ayakkabıyı anlatmaya çalışıyordu.
-Bilmiyorum, okul için gerekliymiş. Ama nasıl alacağız?
Kadının yaşı genç olmasına rağmen yaşadığı geçim sıkıntısı gözlerinin altındaki kırışıklarını gün be gün arttırmış. Kocasına bakarken dertli yüz ifadesini güzel kızı anlamasın diye ona dönünce birden değişti ve zorla da olsa gülümsemeye başladı. Sahte bir gülümsemeyle iyice belli olan kaz ayağı kırışıklıklarına engel olamadığı gibi gözlerindeki umutsuzluğa da engel olamıyordu.
Neyse ki biricik kızı bunları şimdilik anlamıyordu. Onun şuan için uğraştığı tek şey bir türlü açamadığı paketti.
Neredeyse yarım saattir sadece karısını dinleyen ve hiç konuşmayan adam bir hışımla küçük kızın elindeki paketi elinden aldı.
-Zehra! Kim verdi bunu sana?
Çocuk neye uğradığını şaşırmış bir şekilde annesine döndü. Anlam veremediği sorunun yanıtını annesinden bekliyordu.
Kızının içindeki “yardım et” çığlıklarını duyan anne hemen siper aldı.
-Zehra’dan nar ekşisi satın alan iyi kalpli bir kadının gönlünden kopmuş. Annem cana yakın bir insan olduğunu söyledi.
Küçük kız bir annesine bir de babasına baktı. Belli ki annesinin verdiği cevap babasının dikkatini çekememişti. Adam bir süredir ayakta olduğunu fark ederek sandalyeye oturdu. Sesini düzeltmek için öksürdü ve elindeki buzdolabı süsünü masaya bıraktı.
-Bir daha kimseden hediye almayacaksın. Sadece işinle ilgileneceksin. Annenin ve kardeşlerinin yaptığı yiyecekleri satacaksın o kadar. Duydun mu beni?
Başını öne eğerek babasının emrini onayladı. Gözyaşlarının dökülmesiyle beraber hayali de gitmişti sanki. Oysa hediye veren kadının pürüzsüz cildini dikkatlice incelerken onun makyajsız yüzü küçük kızı çok şaşırtmıştı. Aynı annesi gibi cesur bir kadın olduğunu düşünmüştü. Hiç vakit kaybetmeden annesine de yaptığı hayali makyajı ona da yapmıştı. Ama şu an bunun hiçbir önemi yoktu. Yine babasını hayal kırıklığına uğratmıştı.
-Zaten şu gereksiz ayakkabılar sinirimi bozuyor bir de siz…
Adam arkasını dönmüş çoktan kapıya ulaştığı için son söylediklerini duyamayan kadın kocasını hiç umursamadan sessiz sessiz ağlayan kızına döndü.
-Bugünlerde biraz para sıkıntısı çekiyoruz ama bu geçici bir durum. Bu durumun geçmesi için daha sıkı çalışmalıyız.
-Babamı hayal kırılığına uğrattım öyle değil mi?
-Hayır, asla böyle düşünme. O Sadece…
Sözünü tamamlamak istemedi. Bir şeyleri izah etmekten artık yorulmuştu. Konuyu değiştirmek ikisi için de harika olacaktı.
-Ee sana hediye veren kadın nasıldı anlat bakalım?
-Çok sevecen ve ilgili bir kadındı, bana büyüyünce ne olmak istediğimi sordu ben de çalışmaktan yorulmuş annelere makyaj yapıp onları mutlu etmek istediğimi söyledim. Ayrıca biliyor musun anneciğim o da senin gibi makyaj yapmamış…
-Öyle mi?
Küçük kız, birazdan anlatacakları daha da heyecanlı olacağı için yutkundu. Kendini hazırladıktan sonra coşkulu konuşmasına devam edebilirdi.
-Evet. Ben de ona hayali makyajlarımdan birini yapmak istedim. İlk önce kıyafetine baktım, çiçek desenli mavi renkte bir elbise. Sonra gür kıvırcık saçlarına baktım. Kızıl saçları hem ten rengine hem de elbisesine çok yakışmış. Ardından göz kapaklarına incecik çizilmiş kahverengi göz kalemini hayal ettim. Kirpiklerine gerek duymadım çünkü zaten upuzundu. Ruju ise senin çok sevdiğin ve hep bahsettiğin şeftali renginden sürdüm.
Biricik kızını hayretler içinde dinlerken konuşmasını bitirdiğini daha yeni fark etti. Çocuk haliyle kendisini bu kadar geliştirebilmesi kadın için gurur verici bir olaydı. Ağlamamak için panikle göz yaşlarını silmeye koyuldu. Boğazını temizledi ve kızının dışarıda çalışmaktan buz gibi olmuş ellerini sımsıkı tuttu. Ona söyleyebileceği tek bir şey vardı.
-Hayallerinden asla vazgeçme, olur mu?