Bir kadın için ilk kez göz yaşı döktüğünde bahçedeki yeşil ağacın yaprakları henüz sarıya dönmüş,hafif bir rüzgar eşliğinde uçuşuyordu.Masada bir yetmişlik rakının son kadehi demleniyor ve arka fonda Ahmet Kaya’nın Söyle parçası çalıyordu.
O gün adam akıllı ilk kez hıçkırarak,içini döke döke ağladı,çocukluğunda annesi dövdüğünde zır zır ağlamalarını saymazsak tabi.
O günden sonra bir daha asla o parçayı dinlemedi,duyduğu zaman hemen oracıktan uzaklaştı.Ayrıca o günden sonra bir daha ağlamadı,o kadını da hiç görmedi.
Ki çok dert değildi, ”Erkekler ağlamaz !” klişesine inanmıyordu o.Sadece,erkekler ulu orta yerde ağlamaz diye düşünüyordu.Her neyse.
O naif kadınla yıllar sonra ilk kez karşılaştığında daha olgundu artık,ki bu sırada kadın ona sarılmış ağlarken,başında daha önce hiç görmediği bir örtü,arka fonda dualar ve taziye mesajı cümlelerinin sesleri geliyordu.Ürperdi,burası ölüm kokuyordu.Bu kez kadın,ilk kez mi bilinmez ama kalbi bin parçaya bölünmüş bir şekilde kendisine sarılmış ve belli ki sevdiği ve kaybettiği bir adam için göz yaşlarını döküyordu.Adam kendisini o an denizin içinde tonlarca tuzlu su yutmuş ve su yüzüne asla çıkamayacakmış gibi hissetti.Ama nihayetinde kısa sürede geçti.
Kaderin saçma salak cilvelerinden birisi miydi ? Yoksa ilginç bir tesadüf mü ? bilmiyordu.Gerçi her ikisine de inanmıyordu ama o gün o iki damla göz yaşı adamın kalbini boydan boya yıkamış,içindeki tüm nefreti,öfkeyi ve kırgınlığı alıp götürmüştü,artık nötrdü.Ve yine o gün bir şeyi tam anlamıyla kavramış ve anlamıştı.
Kadını,erkeği yoktu yüreğin.
Seven gerçekten ağlardı ya da daha doğrusu gerçekten seven,bir gün muhakkak ağlardı ..
Enis ARARAT
Nemli bir parça.