İkiye bölünür.
Yalnız gün dönümünde doğar diğer yanı. Zemberek yayını sıkıştırır var gücüyle ve vargel düzenin lanetine boyun eğer. Yay gerilir üçü vurur saat, karaltısından sıyrılır ağır aksak yürür. Ve çırılçıplak yansır aynaya. “Eserin” der “Eserin çürümüş bedenindir. ” Omzunda taşır kederini , sol avucuna doldurur. Ara sıra yoklar paltosunun düğmelerini, prangalar dolar düşlerine. Düştükçe, vücudunu parçalar beyaz çukurlu tırnakları. Gülümser ızdırap kokan dudaklarıyla. Her şey sabit kalmıştır ancak kime çevirse yüzünü döner durur etrafında. Küçük bir çember çizer, aynı yalanı fısıldar. Herkes bilsin ister gücünü, herkeste bilir gücünü ancak yüreği topallar. Kalın kapakları açmaya iliştirmez parmaklarını, yanılgılarından korkar. Bir kahkaha patlatır sonra. Sağırlaşır, nasırlaşır. Kimse bilmez ancak o rüzgara saklar yalnızlığını, kim tutunmak istese kanar.
Dur. Dur kıymıklar biriktirdim ceplerinde. Beş tane. Her ölüme bir tanesini çıkardım. Omurlarımdan. Ceplerine sapladım. Öylece duruyor, elini cebine atıp çıkarmamışsın ölümlerini. Yine gizlemiş, yine gizlenmişsin. Artık. Artık /endişelenme çocuk/ kehanetim doğrulandı. Yeryüzündeki bütün bedenler ve yürekler şimdi senindir. Çıkar üzerindekini. As pencerenin pervazına.