Ölümün sardığı bir dünyada
Yaşamı ümit edenlerdik, çaresizce
Sessizce ağladık
Savaşta ölenlere,
Kendimize…
Bir tabak yemekten kalanları
Atarken çöpe
Açlıktan karnı şişmiş
Çocuklar hasret ekmeğe.
İnsanlığın unutulmuşluğunu selamladık
Tanrı’nın unutmuşluğuna inat
Tükettik,
Hayatı, insanlığı, doğayı, aşkları…
Küller bıraktık geride.
Savaşlardan artakalan
Küllerle boyadık tuvalleri.
Savaşın olduğu yerde
Renkler kayıptı, unuttuk.
Ne en sevdiğim renk mavi var geride
Ne yeşil kaldı grilerin içinde.
Kızılın gizemi ateşlerde saklı
Sarının matemi rüzgar
Esti kilometrelerce.
Ve çocuklar ağladı en çok
Ve çocuklar korktu en çok
Ve çocuklar…
Ölüm uzandı
Usulca
Davetkârca
Dostça!
Oyun oynamak şeytanla.
Hiçbiri “yaşadım” diyemedi.
Ölümün adı
Böyle koyuldu.