Evin sahibi düşüp kaldığı, zemini oluşturan salaş tahtaların üzerinde, kanlar içerisinde ve ölmeye yüz tutmuş halde can çekişiyorken, belkide son kelimeleri dökülüverdi ara sıra kasılan kanlı dudaklarından.
”Kurtlar.. kurtları davet edin.”
Alacaklı misali kapıya dayanan kurtlar, gerçekten de alacaklı olabilirlerdi. Evin kapısı sanki gökyüzüne bakıyor ve kurtlar gökyüzünden patır patır dökülüyor gibiydi. Kapıdan gelen seslerin anımsattığı şey tamda buydu. Hande, Sevimi kendine doğru çekerek kapıdan aheste aheste uzaklaşıyordu. Babasının kafası patlamış cesedine bakıyorken sayko bir biçimde gülen kızın annesi, ayağa kalkarak sağ elini bir Handenin, bir Sevimin gözlerinin içine bakarak uzattı. Sevim ve Handeyse nereye düştüklerini anlamaya çalışıyorlar ve bu esnada korkuyla kadına bakıyorlarken merdivenlere doğru geri geri yürüyorlardı. Tam o anın ortasında evin kapısı art arda yüklenmelere dayanamayıp kırılınca yukarıdan yere doğru sert bir şekilde düştü ve içeriye dolan soğukla beraber hafif toz kaldırdı. Peş peşe içeriye akın eden kurtlardan birisi babasının cesedini izleyen sayko gülüşlü kızın, sıkı ve kalın mantosuna dişlerini geçirerek dışarıya sürükledi. Bir kaç başka Kurt ise Hande ve Sevimi köşeye sıkıştırdı, ancak dokunmuyorlar, sadece hırlıyorlardı. Hande de korkmuştu, ancak kaçmaya yeltense koşabilirdi ama Sevim ayaklarından yere çivilenmiş gibi kalakalmıştı korkudan. İçeriye koşarak giren bir başka kurt ise Tılsımı avucunun içinde tutan kadına öyle bir atıldı ki kadını 3 ila 4 saniye havada tutup yere serdi ve sonra tek hamlede boğazını ısırıp kadını öldürdü. Keskin dişleriyle kadının sağ elini parçalayan kurt Tılsımı ağzının içine alarak evin sahibinin yani Pala beyin yarı açık ağzına bıraktı. Yüzünün rengi solmuş, ölüm uykusundan derin bir nefesle uyanan Pala bey kusacak gibi olunca sağ elini ağzına götürüp Tılsımı kustu. Çevik bir şekilde sıçrayarak ayağa kalktığı gibi, ”Yeter” dedi Hande ve Sevimi kenara kıstırmış ve korkutmuş Kurtlara bakarak. ”Yeter! Siz hanımlar rahat olun, benimle gelin.”
Tılsımı cebine koyduktan sonra Pala bey, masaya ilerleyip dolu küllüğün yanında bulunan tabakaya uzandı, bir sigara çıkartarak tütün dolu kısmını ovuşturduktan sonra, hemen yamacındaki şömineye eğilerek sönmemek için can çekişen ateşe yaklaştı ve dişleriyle sıkıştırdığı sigarasını yakıverdi. Daha sonra önündeki masayı ileriye ittirdi ve biraz geri gelerek dizlerini yere koydu, ittirdiği masanın altına tekabül eden salaş tahtaları birer birer kaldırdı. Yerin altına inen gizli bir mahzendi bu, hızla ayağa kalkıp aşağıya iniyorken, ” Açıklama beklemeden herkes mahzene gelsin, herkes” dedi.
Kurtlar dahil herkes mahzende toplandığında sigarasıyla, mumları yakmayı bitiren Pala bey, Sevim ve Handeye dönerek elini cebine götürdü. Ay gibi parlayan ihtişamlı Tılsımı cebinden çıkartarak kolunun uzandığı en yüksek noktaya kadar kaldırdı onu ve işaret ile baş parmağı arasında tutuyorken konuşmaya başladı. ” Bu tılsım yaşayan bir şey. Evet, bu yaşayan bir Tılsım, tıpkı bizim gibi bir ruhu var, fakat çok güçlü ve ben onu hep güzellikle besledim. Ve bununda dostlara ihtiyacı var. Lafı uzatmayı pek sevmediğimi Hayvani koruyucular çok iyi bilir, Kurtlardan bahsediyorum ama gel gelelim bu değerli Tılsımın yani dostumun İnsani koruyuculuğunu daha fazla yapamayacağımı söylüyor bana. Hayır, deli değilim evet, Tılsım bana fısıldıyor, ancak bunu siz duyamazsınız, tabi eğer Tılsım bunu isteseydi elbette duyardınız. Şimdi siz ikiniz,” derken Hande ve Sevime doğru, kafasını aşağı yukarı sallayarak yürür, yanlarına gelince durur ve Tılsımı göğüs hizasına indirerek avucunun içerisine alınca,” buraya neden geldiğinizi merak ediyor musunuz? Sevim ve Hande birbirlerinden bir haberken senkronize bir biçimde kafalarını sağa sola sallarlar, Hande konuşacak gibi olur, ancak devam etmez, çünkü o kıvrak zekasıyla olacakları anladığını düşünüyordur ve gözünün önüne düşen perçemine doğru üfler.
Karanlık! Sırasıyla Tılsım ve mahzendeki mumlar bir bir söner, ardından tılsım gitgide, gitgide daha çok, kör edecek kadar çok ışık saçmaya başlayınca, kurtların kesik kesik iniltisi yükselir. Ve Pala bey, yürek yakan bir çığlık atarak yere yığılır. O esnada polisin siren sesi duyulur. Hande ve Sevim, yere düşerek ikiye ayrılan Tılsımın, önlerine düşen parçalarına bakarak hayretle tebessüm ederler. Tılsım ikisiyle de konuşuyordur ama yalnızca yeni insani koruyucularıyla değil. Hande ve Sevim büyüsüne kapıldıkları Tılsımın ya da şöyle söyleyelim; Tılsımların baygınlığı içerisindeyken Kurtlar dışarıda polisleri paramparça etmişlerdir.
Koruyucu olmak bunu mu gerektirir? Tılsım…iyi midir?
Devamı Gelecek…