Gökkuşağından atarken siyahı iyi mi yaptık sence?Siyahın tonlarından da bir gökkuşağı oluşturabilirdik pek ala
Aydınlığı da sevmen için karanlığı tatman lazım.
Tonlamaların arasındaki bana ulaşmak için senide siyaha bürüyen bir hayat olacak.Korkma.Siyah zannetigin kadar korkunç değil.Korkunç olan beyaz.Vazgeçmeye tahammülü olmayan beyaz.
Beyaz tüm renkleri kendine bürüyen bir ego müsveddesi,iflah olmaz bir romantik timsali
Siyah ise sadece bir,bu kadar.Sergüzeşt ve aynı zamanda klasik
Beyaz tüm renklerin katili
Siyah ise yalnızca kendisinin
Soyadına eş değer karanlıkta ve adıyla özdeşleşmiş bir Zehir girdabındaydı MİT Cinayet Masa Şefi Zehir Karanlık.
Kendine bu adı ve soyadı seçerken ne kadar da doğru bir seçim yaptığını düşünüyordu fakat hala adının hakkını verememişti.
‘Kimseye tesir etmediyse yapın Zehir olmanın ne anlamı vardı ki?’
Oysaki Can hayatın ta kendisiydi.Fakat siyahı savunan Zehir gibi Can’ında vardı elbet birkaç kelamı
Onu unutamıyorum
Ne yapsam olmuyor,silip atamıyorum.Bu puslu yer çekimi beni çekiyor ben yenemiyorum bu gerilimli ilgiyi.Oysaki biliyorum yok olmaz imkansız.Umudum yok ama atan bir kalbim var hala.Durduramıyorum.Tamam yeter artık aptallaşma diyorum lakin ansızın bir sahil kenarında ya da loş bir kafede sigaramı çekerken ciğerlerime onu düşünürken buluyorum benliğimi.Gökyüzüm o ve başka bir gezegene gidemiyorum.Oksijenin,besinim,canlılığımı oluşturan tüm öğeler onda kendimi oluşturamıyorum.Kendime akıl sır erdiremiyorum.Bu dünya bile bana dar iken onun yanı koca bir gezegen.Ona dokunamam yanar ya da o dokunuşta ben yanarım.Ne kadar yaklaşma o kadar ölüme bir adım,acıya bir adım.Kısa zamanda herşeyimi ele geçirmiş geri alamıyorum.Ben Dünya’ya karşı durmakla meşhurdum ona boyun eğiyorum.Sanki araftayım cehenneme yol alıyorum.
Aşk öyle gerilimli bir ilgi ki nice pir’ler,abdallar,evliyalar gelmiş de tek kelam edemeden gitmiş.
Aşk öyle bir cevher ki gün yüzünde,herkesin görebildiği;gördükçe hayranlık kurduğu bir yerde öylece duruyor
Aşk öyle bir tılsım ki yalnız ve yalnız birkez dokunuyor bazılarımıza.
Aşk’ı öğretecek bu kitap sana,cesareti ve savaşı.
Sana tuzaklar kurdum.Bu bir serüven,bir harp,bir savunma,bir aforizma
Maral’ın kibriyle yücelteceksin kendini
Batur’un inançsızlığında sorgulayacaksın inandıklarını
Ve bir gökkuşağının altındaki Semih’in hatalarından çıkarmadığı derslerin bedelini göreceksin
Çok korkacaksın,çok.
Çünkü karanlığa çekecek seni
Ama bazıları sever karanlığı
Zehir’in karanlığında savaşacaksın kendinle
Can ile öğreneceksin aşkın bir doygunluk maddesi olmadığını.Can’ın güvercin yürekli kadını olmak isteyeceksin
Ve sen
Romeo’yu öldüren
Titanik’in batıran
Kafka’yı evli bir kadına aşık eden
Nazım’ı Pirayeden koparıp Vera’ya yâr yapan Tanrı’dan mutlu bir son isteyeceksin.
MEYDAN OKUYORUZ | OYUN