Merhaba diye başlamayacağım bugün sözlerime. Çünkü aslında şimdi hiç selamlaşacak havada değiliz ülke olarak. Üçüncü yazım ne olacak acaba diye düşünürken bunun gencecik bir kızın nasıl canını yaktıkları ve o canı nasıl aldıkları üzerine olacağını tahmin etmemiştim.
Özgecan Aslan… Kim bilir ne stresler yaşayarak girdi üniversite sınavına. Hayatının son geceleri olduğunu bilmeden sabahlara kadar ders çalıştı belki. Sonunda üniversiteyi kazandığında nasıl mutlu oldu kim bilir.
Özgecan Aslan… Okuldan eve dönmeye çalışan gencecik bir beden ama bendenin içinde yaşayan kocaman bir kalp, gencecik bir ruh, içinde hayat planları saklı bir beyin ve bir sürü hayal… Bir minibüste beden dışında hiçbir şey görmeyen bir hayvan yüzünden toprağın altında tek bir beden olarak kaldı şimdi.
Özgecan aslan… Neler geliyor aklıma. Aşık mıydı acaba? Platonik belki var mıydı kalbinin içinde gizli biri? Ya da yarın için ne planı vardı? Geçemediği sınavlara üzülüyor muydu? O minibüste az sonra yaşayacaklarından habersiz ne düşünüyordu? Çok canı yandı mı mesela? Çığlıkları katilinin kulaklarını çınlatıyor mudur?
Aklımda o kadar çok soru var ki. Kalbim dondu sanki. Yazacak bir kelime bile bulamıyorum. Benim dinim, benim peygamberim bizi size emanet etmişken bu nasıl bir vahşet? Hani sizin o peşinden koşturduğunuz namusunuz? Hani şerefiniz? İnsanlığınızı nerede düşürdünüz? 26 yaşında evli bir adam(!) gencecik bir kızın bedeninden ne ister? Nasıl bir nefis bu?
Ama ben eminim. Bu hayvan ilk kez bir kadınla beraber olduğunda babası sırtını sıvazladı, annesinin koltukları kabardı. Çünkü oğlu erkekliğini ispatladı. Evet oğullarına bir organı nasıl kullanacağını, nefsine hakim olmasına gerek olmadığını öğrettiler ama adam olmayı, insan olmayı, hadi insanlığı geçtim hayvandaki vicdanı bile öğretememişler. Çünkü o erkek ve ona her şey mübah. Erkeğin elinin kiri. Erkektir elini yıkar geçer kızın adı lekelenir. Bu cümleler sizede tanıdık geliyor mu? Bu cümleleri kim kuruyorsa onlar da bulaştı Özgecan’ın, Irmağın’ Mert’in adı unutulan kızların, dayaktan ölen kadınların kanına.
O dolmuşta bende olabilirdim, sende, senin kızında. O dolmuşta o namussuzun kardeşi de olabilirdi. Biz her gün o dolmuşlara biniyoruz. Biz adı kadın olan yaratıklar ne kadar hızlı koşarsak kurtuluruz zulmünüzden? Ne yaparsak biter bu kin? Siz içinizdeki o nefsi daha ne kadar besleyeceksiniz? Siz ne kadar erkeksiniz?
Özgecan aslan. O bugün toprağın altında. Bizse birer potansiyel özgecan olmaktan başka neyiz?
Allah ıslah etsin.
Başımız sağolsun.