Ramazan kime geldi ?
On dakika ara…
Veysel yorgun bedenini birden boşluğa savurdu.Eliyle alnından akan teri sildi ve derin bir oh çekti.Yanında duran soğuk suya uzandı ve içmeye başadı ,bir nebze olsun hararetini alması için.Fakat bitiremedi suyu ,boğazına takılmıştı sanki içtiği iki yudum su ve birden döndü yanındaki arkadaşı Ahmet’e
-Ahmet kaç gündür düşünüyorum da, acaba büyük günaha girer miyim ?Evet çalışmak ,çocuklarımın rızkını çıkarmak zorundayım,ancak bu ortamda,sen de görüyorsun hani,böyle zor koşullarda,bu kadar ağır işte çalışmak zor.ve çalışırken…söyleyemiyorum ahmet utanıyorum kendimden.Dün gece oğlum :’’baba komşumuz oruç tutuyor fakat bakkal Hakkı amca tutmuyormuş’’dedi.Ben de:’’ oğlum kimseye önyargı ile yaklaşma belki de tutamıyor’’ diyebildim sadece.Keşke Ahmet ,keşke ben de şuan bir klimanın altında oturuyor olsaydım ve akşam ezanını televizyon izleyerek bekleseydim.Söyle Ahmet çok mu günahkar bir adam oldum,söyle.
Ahmet bu cümlelerin ağırlığı ve aynı kaderi kendisinin de yaşadığını hatırlayarak derin bir hüzne boğuldu.Dilinden tek bir cümle dökülebildi:
-‘’Bizi bu duruma zorlayanlar…’’
Bitirememişti cümlesini,paydos bitti diye birses yankılandı inşaat duvarlarında.Veysel cümlesini tamamlayamayan Ahmet’in gözlerine baktı.Oysa ne demek istediğini çok iyi anlamıştı.Kolundan tuttu ve kaldırdı Ahmet’i,kadim dostunu.Ve aynı kaderin ortak iki yolcusu olarak devam ettiler çalışmaya ve onlara yazılan ve adına ‘’KADER’’ denilen yolu yürümeye.
Yazarın notu:Bunları yazarken düşündüğüm,daha doğrusu onlara düşünerek yazdığım, odamın karşısındaki inşaatta çalışan işçi kardeşlere selam olsun.