Bir şeyler terk ediyor bedenimi, azalıyorum, tükeniyorum.. Ama durduramıyorum, engel olamıyorum. Çaresizce yenliliyorum ve seyrediyor gözlerim bu bitişi, bu sönüşü. Eriyip tükenmiş, bitmiş bir mumdan hala beni aydınlatmasını bekliyorum. Halbuki mum söneli çok olmuş. Karanlıkta çıkış yolunu bulamadıkça kendimden harcadım, yerine koyamayacağımdan, yerini dolduramayacağımdan harcadım.. Ateş çemberinde kaldıkça, bir akrep gibi kendimi öldürüyorum. Bir yelkovan gibi kovalıyorum hayatı, ama hep o kazanıyor... Zamanla yarıştıkça geçen hep zaman oluyor. Hep o kazanıyor. Ben kaybediyorum. Git gide ölüyorum ve bunu kimse görmüyor. Ne yazık.. Hiç bir ses duymuyorum kulaklarımda. Kulaklarımda, beynimde o kadar çok ses var ki, o kadar çok çığlık var ki... Kurtar beni diye haykıran. Artık duymuyorum, duymak istemiyorum. Rotasız bir geminin kaptanı gibi, kalbimdeki tek kişilik mürettebatımla ilerliyordum, fırtınaların dalgaların arasında.. Lakin onuda aldı benden, fırtınalar ve dalgalar... Götürdü bilinmedik yerlere, bilemeyeceğim yerlere. Bu hayata önlem almayacağım. Nasıl biliyor ise öyle yapsın. Dümenim daima hayata karşı olacak, arkasında değil daima önünde duracağım, bu hayatın!