Hayat bize, kendimizi “özel, seçkin, üstün, kıymetli saymak” ile “dışlanmış, ötekileştirilmiş, hor görülmüş statüsünü benimsemek” arasındaki düalist bir yapıyı dayatmaktadır çoğu kez… Oysa “her nasılsa, diğerleri gibi, ben de kendimce, bu da benim yolumca” demeyi unuturuz buna inat… Kibirli dimdik duruşlarla, iki büklüm kalmaların arasında geniş bir alan vardır “kendi duruşumuzu” bulabileceğimiz…
Anı yaşamacı “Carpe diem” kafasındakilerle, hayatı dönemlere, dönemleri günlere, günleri anlara bölerek “hesaplı kitaplı yaşayan mekanikçiler” arasındaki kör dövüşünde taraf tutmamız beklenir… Oysa kaotik hesapsızlıkla, küçük hesapçılıklar arasında farklı bir matematik, farklı bir mantık, farklı bir yevmiye yolu benimsenebilir… Bunu, hem çok alçakgönüllü hem de ele güne kafa tutar bir şekilde ifade etmek gerekirse “Sabun Köpüğünden İhtimallerin Epik Kalkülüsü” diyebiliriz…
Hesaplarla hesapsızlığı içiçe yaşamayı başaranların, kendi ütopyalarını yaratanların, ne burnunun diken giden kibir abidesi bir birey olmayı, ne de alelade bir kalabalığın sıkıcı bir parçasını oluşturmayı kabul eden kendi yolundakilerin ortak yaşam ilmi olarak görülebilir bu kalkülüs… Bu gece uyuduğumuzda kafamızı yastığa vurduğumuz gibi uyuyabiliriz, yatakta dönüp durabiliriz, 4-5 boyutlu filmler tadında terletici kabuslar görebiliriz, üst komşunun sesinden uyumayabiliriz, kendi halinde havlayan sokak köpeklerinin sesine kafaya takabiliriz, tüm bu ihtimallerin her birine hazırlıklı ama hiçbirinin gerçekleşmeme ihtimaline de şaşırmaya hevesli kalabilmeliyiz…
Sabun köpüğünün haşmetinden ilham alan bir hayat bize çok şey katabilir… Bir sabun köpüğü belli koşullarda oluşup, göğe yükselir veya sağa sola savrulur… Elbette o köpüğün oluşma şartları belli bilimsel koşullara bağlıdır ama o köpüğü patlatacak koşullar o kadar fazla ve öngörülemezdir ki köpük oluştuğu andan öngörülemezliğe karışmıştır. O verili koşullarda oluşmuş parlak bir öngörülemezlik abidesi olmuştur adeta…
Süpürgeli cadıların, alev kusan ejderhaların, kudretli büyücülerin ötesindeki bir fantezi dünyasını sırf evrende “bir şekilde” varolabildiğimiz için kendimizde, kendi hayatımızda, kendi etrafımızda görebildiğimiz an sabun köpüğü varoluşumuzun etrafındaki parlak ihtimallerin sıradışı bağıntılarını hesaplamaya başlayabilliriz. Bu öyle bir hesaptır ki sağlama yaptıkça yanılmayı, yanıldıkça emin olmayı, emin oldukça daha fazla şüphelenmeyi başarabiliriz…
Unutmayın en büyük bilim kurgu insanlığını bilmeye çalışan hür bilinçlere yapılan vurgudur. Kesin hesaplardan uzak muğlak kalkülüslerle içiçe kalın…