Gerilim romanları bana her zaman büyük bir haz vermiştir. Tabii gerilim adı altında içimi ürpertmeyen kitapları pek beğenemiyorum. Okudukça beni içine alan ve tüylerimi ürperten gerilim romanları her zaman baş tacım olmuş, unutulmayacaklar arasına girmiştir.
Saklambaç da aynen öyle diyebilirim. Her sayfası ayrı bir tarafa sürüklüyor sizi. Yazarın kalemi fazlasıyla güçlü, ki bu sebeple kitabın etkileyiciliği keskin hatlarla, belirgin bir şekilde görülüyor zaten.
Gerilim ve polisiye romanları sizleri okudukça ruhsal açıdan değişime götürüyor aslında. Artık bu tür kitaplarda, katilin veya şüphelinin kim olduğuna dair sürekli bir şekilde tahminler yürütüyorsunuz. Kitaptaki her karakter beyninizde beş dakikalık bir karantina altına alınıyor ve ”Acaba bu mu?” diye düşünüp duruyorsunuz.
Tess Gerritsen başta olmak üzere, Paul Cleave ve John Verdon beni bu anlamda şaşırtan yazarlardandı. Kitabın sonlarında beni şaşırtmayı beceren nadir yazarlar ve bunların arasına şimdi de, hatta baş köşeye yerleşmiş bir isim var o da: Lisa Gardner.
Kitabı okurken yazar size ufak ufak tüyolar sunuyor. Aslında bunu bilerek yapıyor ki, sırf o sayfada ismini okuduğunuz karakterden şüphelenin diye. O sırada bir teori üretiyorsunuz ”Hmm, evet, şuradan buraya, buradan şuraya olduğu için katil kesin bu!” diyorsunuz, sonra sayfayı çeviriyorsunuz ve okumaya devam ediyorsunuz. Fakat az önce bulunduğunuz teori bir sonraki sayfada çürütülüyor. Yazar, bunu bir kaç kere tekrarlayarak aslında bilinç altı ve psikolojik olarak bizi eline almayı fazlasıyla başarılı bir şekilde gerçekleştiriyor.
Kitabın sonu hakkında bir şey söylemek istemem, iyi mi yoksa kötü mü diye. Fakat kitabın sonlarına doğru geldiğinizde göz hareketleriniz, sayfa değiştirme hızınız, okuma hızınız kesinlikle had safhada oluyor. Kesinlikle okumanız gereken kitaplar arasında bulunmalı.
Kitabın sonuna gelene kadar istediğiniz kadar teori üretebilir ve her karakterden şüphelenebilirsiniz. Fakat söylemek isterim ki, hiçbiri doğru teoriler değil. Gerçekleri öğrendiğinizde çok şaşıracaksınız.
Kitabın sloganı gibi: BAZEN KORKMAKTA HAKLISINIZ.