Sana şarkılarınla seslenmek isterdim Barış Abi.
Çocukluğumun en güzel ve masum günlerini,
İlk gençlik günlerimin platonik aşklarını anımsatan o güzel şarkılarınla.
Ama aklıma gelen ilk,
Senin şarkıların değil.
Hani senin sahneye çıkardığın “Adam Olacak Çocukların” mikrofonu uzatır uzatmaz söyledikleri ilk şarkı geliyor aklıma:
Bir gün bir gün bir çocuk,
Eve de gelmiş kimse yok.
Açmış bakmış dolabı,
Şeker de sanmış ilacı.
Yemiş yemiş bitirmiş,
Akşama sancı başlamış.
Kıvrım kıvrım kıvranmış,
Yaptığından utanmış.
*****
“Neden?” dersen,
Değişti her şey be Barış Abi.
Büyüyünce, dünyanın yeni bir ev gibi
Kapılarını bize açacağını düşünürdük.
Açıldı gerçi kapılar,
Ama bize değil.
Son zamanlarda görsen,
Kapılar bazılarımızın üzerine kapanırken sebepsiz yere,
Bazılarının önünde açılıyor.
Evde yine kimse yok.
Şeker sanıyoruz yine dolabımıza bırakılan ilaçları.
“Demokrasi ve özgürlük” diye yutuyoruz bir bir.
Bir de ayakkabı kutularından çıkan paraları
Bize “hayır” diye yutturuyorlar.
Yedik yedik bitirdik hepsini.
Sancılar başlamıştı zaten çoktan.
Geçen Haziran’dan beri hem kıvrım kıvrım kıvranıyor
Ve kıvrım kıvrım kıvrandırıyorduk birilerini.
Kıvrım kıvrım kıvranıyoruz bir de kim olduğumuzu anlatabilmek için.
Sen “Türk Sanatçı” olarak tanınıyorken dünyanın dört bir yanında,
Ayaklar altında Türklük…
En kötüsü, biz yaşadıklarımızdan utanıyoruz ama
Yapanlar utanmıyorlar hiç yaptıklarından…
En çok da neye yanıyorum biliyor musun Barış Abi?
Sen Cumhurbaşkanı olacak adamdın.
Şimdi sen hayatta olsaydın,
“Kim olacak?” diye
Tartışmazdık…
*****
Sana şarkılarınla seslenmek isterdim Barış Abi.
Son sözlerim şarkılarından olsun:
-Sen “Kol Düğmelerini” çıkarıp gittiğinden beri
Ve en son ayakkabı kutularından çıktığından beri çocuklarımızın geleceği-
Kendimi hıyar gibi hissediyorum.
Hani ince kıyım doğrasalar beni
Marmara, Ege, Karadeniz
Ve hatta Akdeniz cacık olur diyorum.
İyi ki doğmuşsun Barış Abi…
Seni çok,
Hem de çoook özlüyorum…