Babamla evde çok fena tartıştım. Neymiş efendim devamlı dışarıdaymışım, evi otel olarak kullanıyormuşum, sadece yatmaya geliyormuşum. Bazen babama hak verdiğim de oluyor ama sanki o hiç delikanlı olmamış, arkadaşlarıyla gece geç saatlere kadar dışarda takılmamış, geç saatlerde eve dönmemişti. Normalde babamla kavgalarımız fazla uzamazdı. Tartışmamız uzun sürünce daha da uzamaması için evden çıktım. Marketten dört tane bira alıp mahallenin sonundaki parka geçtim.
Gece saatlerinde parkları daha çok seviyorum. Çocukları fazla sevmememden kaynaklı bir şey olsa gerek. Geceleyin genellikle şarapçılar ve onların pis kokan köpekleriyle renk bulur park. Herkesin içmek için haklı bir sebebi vardır, hepsinde ayrı bir hikâye yatar. Normal de her gece dolan parkta kimsecikler yoktu. Cuma gününün etkisiydi herhalde. Haftanın altı günü içen şarapçılar bir tek Cuma günü içmezdi. Bunu da anlamış değilim. Benim parka gidişimden kısa bir süre sonra yanındaki köpeklerle birlikte bir amca gelip parkın en köşesindeki ağacın dibine oturdu. Siyah poşetin içinden gazete kâğıdına sarılmış şarabını yudumlamaya başladı. Bir yandan şarabını yudumluyor, bir yandan da yanındaki köpeklere bir şeyler söylüyordu.
İlk başta ona uzak oturuyordum. Adam yarım saat boyunca köpeklerle konuşmaya devam edince merak ettim ne konuştuğunu. Onu duyabileceğim bir mesafeye geçip oturdum. Köpeklerle konuşmaya o kadar çok dalmıştı ki beni fark etmedi bile. İlk defa köpeklerle konuşan birisini gizlice dinliyordum. ‘’Anneniz çok hasta çocuklar’’ dedi adam. ‘’Bütün gün ona yiyecek aradık, çoğunu siz yediniz. Olsun, bu poşettekileri ona ayırdım. Bir şarabı hak ettim be çocuklar. Şarabım bitsin hemen gideriz’’ dedi. Acaba adamın bahsettiği anne karısı mıydı yoksa köpeklerin annesi miydi? İyice merak etmiştim. Parktan kalktıktan sonra adamı takip etmeye, kaldığı yere gidip bakmaya karar verdim.
Köpekler ayaklanıp huysuzlanınca ‘’ Tamam çocuklar haklısınız geç kaldık anneniz merak etmesin bizi’’ dedi ve ayağa kalktı. Şarabın verdiği etkiyle yalpalaya yalpalaya yürümeye başladı. Adamla aramdaki mesafeyi ayarlayıp arkasından gitmeye başladım. Gecenin geç saatlerinde sokakta adam ve köpeklerinden başka kimse yoktu. Yolun ortasından yürüyor köpeklerine bir şeyler söylüyordu. Bazen gülüyor, bazen de düşüncelere dalıp hiçbir şey söylemeden yürüyordu yolun ortasından. Köpekler onun etrafında dolanıyor, bazen ara sokaklara girip gözden kaybolduktan sonra birden adamın yanında beliriveriyorlardı. Uzun süredir adamın yanındaydı köpekler anlaşılan.
Yarım saate yakın bir süre yürüdükten sonra terk edilmiş eski bir eve girdi adam. Köpekler de arkasından. Ben girmedim içeriye. Ne diyecektim adama gecenin bu saatinde. ‘’Sizi köpeklerle konuşurken gördüm garibime gittiniz sizi takip ettim’’ mi diyecektim. Gecenin bir yarısı daha fazla saçmalamayı bırakıp tam eve dönecektim ki evin içinden köpek havlamaları gelmeye başladı. Dikkatimi oraya verince adamın ağladığını duydum. Tam içeriye girerken adam kucağında büyük bir köpekle çıktı kapıdan. Ayakta zor duruyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Yanındaki köpekler onun etrafında dolanıyor adama şaşkın gözlerle bakıyorlardı. Adamı ilk defa böyle gördükleri belliydi.
Ne yapacağıma karar verememiş, öylece adama bakarken buldum kendimi. Hemen koşarak yanına gittim. Beni görünce ağladığını göstermemek için kafasını öne doğru eğdi. Gözyaşları kucağındaki ölü köpeğin üzerine düşüyordu damla damla. ‘’ İyi misiniz?’’ diye sordum. Hayır anlamında kafasını salladı. Ayakta zor duruyordu. ‘’ Yardım edebileceğim bir şey var mı?’’ dedim. Sesi titreyerek ‘’Çukur, çukur kazmak lazım. Sen kazar mısın?’’ dedi. ‘’Kazarım tabi’’ dedim. Kucağında köpekle evin arkasındaki bahçeye geçtik. Bana köşede duran barakadan kazma ve kürek getirdi. Çukuru kazmaya başladım.
Çukur ölen köpeğin boyutlarında genişleyip derinleşince adama dönüp kafamı salladım. Köpeği kucağına alıp yanıma geldi. Kızaran, gözyaşlarıyla parıldayan gözlerle köpeğine bakıyordu. Kirli yüzünün üstünde gözyaşları kendilerine yol açmışlardı çizgi çizgi. Köpeği yavaşça çukura bıraktı. Köpeğin üzerini toprakla örtmek için küreği elime aldım. Tam küreği toprağa batıracakken omzuma dokundu adam. ‘’ Teşekkür ederim çocuğum ama bundan sonrasını ben yapsam daha iyi ‘’ dedi. Küreği yavaşça adama verdim. Bahçeden yavaşça çıkıp adamı köpekleriyle yalnız bırakıp eve doğru yürümeye başladım.