/küçülme küçüğüm,
büyük hayallerimiz vardı./
Sen kadar dünyama,
sensizliği eklediğimde,
avuçlarım terden, ağlıyor.
Meskun mahal bir ayrılık sarıyor,
her yanımı,
sokak lambaların sıcaklığında,
üşüyorum.
Şimdi,
kim suluyor sardunyaları,
benim yokluğumda?
Kim öpmeye cesaret ediyor,
kiremit kırmızısı dudaklarını?
Ağzımda hatırı küfür sayılır bir ıslık,
yeterince karbon monoksit tüketen,
ayrılığa programlı bir aşk.
O denli, ayrılmışım ki…
Aklımın ucunu bir yakalasam,
ipe dizeceğim tekrardan umutlarımı.
İmamesi yine aşk olacak da,
kim bilir hangi kaldırım serçesinin,
ön sevişme de anca çıkartabildiği,
topuklu ayakkabıların altına doğru,
yuvarlandı / gitti hepsi.
İçinde sen geçen her cümlede,
bir kelime almak istiyorum da,
hep ayrılık yanı çıkıyor.
Şimdi,
kim suluyor sardunyaları,
benim yokluğumda?
Kim öpmeye cesaret ediyor,
kiremit kırmızısı dudaklarını?
Ve bil yeter,
yine aramızda kalsın.
Kendimden daha çok,
özledim seni…
Yunus KÜÇÜKKARACA