Tam kendini ayarlamış kapıya omuz atmak üzereyken Meltem kapıyı aniden açtı .Komiser Tekin sendeledi ama Meltem’i ayakta sapasağlam görünce rahatladı.Sakin olmaya calışıyordu ,asla kavga etmek istemiyordu.
-Kızım,neden kapın kilitli?sesleniyorum cevap vermiyorsun.Telaşlandım yavrum.Kapıyı kilitlemek yok bir daha.
Meltem,anlamsız bakışlarla babasını süzdü.Cevap vermeye bile tenezzül etmedi başını salladı.Komiser Tekin,kızının bu davranışından rahatız oldu .Bir baba olarak kale alınmaması gücüne gidiyordu.Her ne kadar yumusak olmak istese de ,sabır sınırları aşılıyordu.Sabır taşı catladı ve Komiser Tekin açtı ağzını yumdu gözünü
-Meltem,nedir bu tavırlar?Kaç gündür doğru düzgün yüzünü göremiyorum.İletişimi iyice kestin.Derdin ne kızım senin?Neden benimle konuşmuyorsun.Ben senin babanım ,baban .Benimle birazcık konuş allahını seversen.
Meltem,dokunsan aglayacak vaziyetteydi ancak susuyordu.Ne bir ses ne bir seda,boş bir surat ifadesiyle öfkeli bir o kadar üzgün olan babasının karşısında yıkılmaz,ulaşılmaz bir duvar gibi duruyordu.Derdi ne idi bu kızın?Neden böylesine içine kapanık ,gerçek dünyayla bağlantısı olmayan ,kendi kabuğuna delice bağlı bir genç kızdı? Meltem,Ankara’da tıp fakültesi okuyordu.Babası onun tıp okumasını istiyordu.Meltem’e sorsalardı tıp okumayı asla istemezdi.Kadavra görmekten tiksiniyor,kan görünce kaçmak istiyordu.Onun fikri alınsaydı felsefe okumak isterdi.Ancak bu arzusunu babasıyla paylaştığında alayla karışık bir şekilde babası reddetmiş şiddetle karşı çıkmıştı.Tıp okumasını tabiri caizse emretmişti.Meltem,istemeye istemeye nasıl oldu kendi de bilmez tıp fakültesini en iyi üniversitede kazanmış ve doktor adayı olmuştu.Ama kendi hayalleri,istekleri uçup gitmişti.Bu konu babasına karşı öfkeli olduğu ve ruhunda düğüm düğüm olmuş çözemediği pek çok sorundan biriydi.Meltem,annesini 10 yaşındayken kaybetmişti…Onsuz gecen 13 yılda hiçbir şey değişmemiş.İlk günkü acı taptaze devam ediyordu.Anne-babası boşanmış,Meltem tercih yapmış ki en doğru tercihiydi hayatında,annesiyle kalmıştı.Babasını bazen aylarca görmediği olurdu.Ama umursamazdı onun tüm dünyası annesiydi.Annesi ölünce,içinde özgürce yaşadığı yegane dünyası tepesine yıkılmış ,hayatı ayaklarının altından çekilmişti.Birden bire her şey değişmiş,sen artık hiç huyunu suyunu bilmediğin babanla kalacaksın çünkü artık annen yok demişlerdi.Asla annesinin ölüm sebebini merak etmedi,sormadı .Zaten söyleyen olmamıştı.Sanki annesi bir melekti ve bu dünyayla işi bitince yok olup gitmişti.Bir şey demeden …Aniden gözden kaybolmuştu.Annesi Hülya’nın işi Meltem’i bu karışık dünyaya getirmek bir süre onunla ilgilenip sonra da çekip gitmekti…Meltem asla annesine benzemiyordu..Aynanın karşına geçer ,bir eline annesinin fotoğrafını alır kendisiyle karşılaştırırdı.Annesinin büyüleyici güzelliği karşısında etkilenirdi.Babasının adeta kopyasıydı tıpkı onun gibiydi yüzü.Mimikleri bile aynıydı Bundan kaçamıyordu genetik olarak mahkumdu.Keşke annesine benzeseydi .Her ne zaman kendini görse annesini görmüş kadar olurdu…13 yıldır babası ile yaşıyordu .Yasamak denilirse …Sadece nefes alıyor,yiyip içiyordu bir de bir yığın dersten geçmek için deli gibi ders çalışıyordu.Babasına alışamamış,ondan bir türlü hoşlanmamıştı.Annesini unutamıyor onu çok özlüyordu…Kendi melankolik dünyasında çok acı çekiyordu…
Meltem,aylar önce umutsuz bir aşka tutulmuştu.Annesinin yokluğunun verdiği koca boşluğu kırgın yüreğinde bir aşkla doldurmak istemişti.Masumca sevmişti,hücrelerine kadar sevgiye açken tüm vucudunu bu aşkla doyurmuştu.Kader bu müthiş sevgiye cevabını çok ağır vermişti.Meltem’i saçlarından tutuşturmuş tüm vucudu yanana kadar seyretmişti.Kötü talih peşindeydi ve bırakmaya niyeti yoktu…
Komiser Tekin,hatasının farkına varmıştı ve susmasını gerektiğini düşünerek olayı uzatmamaya kadar vermişti.
-Tamam kızım,affedersin sesimi yukselttim ama endişeleniyorum yavrum işte.Kusura bakma .Yorgun görünüyorsun,sanırım dersler yoğundu bugün.Dinlen kızım.Acıkırsan dolapta yemek var ısıt ye yavrum .Ben de kestireyim .iyi geceler kızım
Meltem yarım bir gülümseme ile özrü kabul ettiğini ifade etti ve oldukça cılız bir sesle”iyi geceler baba.”Dedi.Kapısını usulca kapattı ve hüzünlü dunyasına geri döndü.Yatağına attı zayıf bedenini yastıgını yüzüne bastırarak hıçkıra hıçkıra ağladı.Ağlarken tüm vucudu titriyor,yanakları gözyasının bollugundan ıslanıyordu.
Komiser Tekin,yatağında debeleniyor bir türlü uyuyamıyordu.Vucudu yorgun zihni ise hala çok enerjikti.Bir yandan Hazal’ı düşünüyor öte taraftan Meltem’i aklından çıkaramıyordu.Bu iki genç kız onun zihnini fazlasıyla meşgul ediyordu.Zavallı Hazal neden öldürüldü?Bu caniliği kim yaptı?Meltem neden böyle içine kapanıktı?Neden böylesine üzgündü ve kendisine böyle acımasızca davranıyordu?Milyonlarca soru aklının köşesinde böylesine sabit dururken uyumak mümkün gözükmüyordu.En sonunda pes etti ve uyumaya calışmaktan vazgeçti.Bir süre sonra yorgun bedeni düşünceli zihnini altetti ve rüyalar dünyasına yelken açtı.Komiser Tekin ,kapkaranlık ve ürkütücü bir ormandaydı,gözünü olabildiğince alan bir ışık huzmesi içindeydi.Karşıdan birinin yavasça ve ürkek adımlarla geldiğini gördü.Gerçekten korkutucuydu.Yaklaşan silüetin yüzünü gördü ve irkildi.Bu silüet Hazal’dı…Zavallı kız ,mavi elbisesi çamurlar içindeydi ,kumral saçları yüzüne yapışmış,yardım dileyen bakışlarla kollarını açmış komiser Tekin’e doğru ilerliyordu.Komiser Hazal’ı görünce onu kurtarmak için atıldı ,onu yakalamaya çalıştı ,onu korkunç ormadan götürmeliydi.
Ormanın derin sessizliği içinde yaprak çıtırtıları ardından usulca havada titreşen bir ses duydu.
-Baba…diyen zayıf bir ses…
Komiser Tekin başını çevirdi ve öte yanda kendi kızı Meltem’i gördü.
Meltem upuzun,geceliği andıran bembeyaz bir elbise içinde ağlamaklı bakışlarla dikiliyordu.Vucudu dimdikti ve yuzunde ruhsuz bir ifade vardı.Kuru dudaklarını ayırarak cılız sesiyle bir şeyler söylemeye calışıyordu.Komiser Tekin Hazal’a tekrar baktı zavallı kız hala kurtarılmayı bekliyordu .Meltem’in cılız sesi yukseldi…
-Benim Baba kızın.Beni götür buradan baba çok korkuyorum…
Komiser Tekin afallamış ,donup kalmıştı,hareket edemiyordu bedeninin kontrolünü kaybetmişti,bir yandan kollarını açmış yardım dileyen Hazal’a,öte yandan bembeyaz elbisesi içinde adeta bir ruh gibi duran kızına bakıyordu.Çaresizdi…Kimin elinden tutup ,korkunç ormadan götürecekti.Canı çok yanıyordu ,tercih yapamıyordu.Hazal hala umutludu…Bir şeyler mırıldanıyordu ancak anlaşılmıyordu.Ormandan serin bir rüzgar geçti,Yapraklar havalandı…Meltem’in saçları uçuştu kollarını bana gel der gibi uzattı …Komiser Tekin ,kızına doğru usulca yürüdü.Kızına giderken yaprakların hışırtısından Hazal’ın sesini duyamıyordu.Hazal ,bağırmaya ve dengesesizce koşmaya başladı…Düştü Dizi kanadı..Meltem,kendisine yaklaşan babasının elini sıkıca tuttu.öyle sert tutuyordu ki Komser Tekin elinin acıdıgını hissetti.Sanki ikisinin kemikleri kaynamıştı birbirine…Ayırmak öyle zordu.Komiser Tekin ,kızını terchi etti.Karanlık yoldan ilerlediler ancak hava öylesine pusluydu ki…O ormandan çıkmanın tek yolu ormanı Hazal’da içindeyken yakmaktı.İlerlerken Hazal’ın acınası hali yavas yavas gözden gözden kayboluyordu.Komiser Tekin üzgündü ama biricik kızı her şeyden önce gelirdi…Ormandan çıkmaya çalışırlarken Meltem babasına yapışık haldeydi….Hiç bu kadar yakın olmamışlardı bir yandan gitme telaşı içindeyken bir taraftan bu anın tadını çıkarmaya çalışıyordu…Derken Komiser Tekin irkilerek uyandı…