Seni sevmek içimde ölen askerler gibiydi. Bana her bakışın cesetler çıkardı içimden. Yağan yağmurlar ölü ele geçirirdi. Yağan yağmurlara karışan her bir gözyaşı içimde başlayan çürümenin bir habercisiydi, nefesimi kesen zamanlarda gözyaşının yarattığı nem etkisi işte. İçimdeki ölüleri atmaya çalıştım ama olmadı. Sana her baktığımda daha çok can kaybediyordum. Bu aşkta bana teselli veren bir de battaniyem vardı. Ona sarılır, uzun uzun seni anlatırdım. Baş edemediğim zamanlardaysa altına saklanır, beni korumasını isterdim. Seni anlattığım zamanlardaysa usulca dinlerdi beni. Bakışlarını anlattım ona. Bakışlarındaki ateşte tüm günahlarımı erittiğimi söyledim. Kirpiklerinden dökülen alaycı bakış altında ilgisizce bakan donuk gözlerin etrafında olduğunun da farkındayım. Her bakışta patlayan şarapnel parçaları, binlerce ceset… Buram buram her karışı ölüm kokan yalnızlığın altında canlandırırdım yüzünü başımı yastığa her koyduğumda. Hiçbir şey söyleyemedim karşında. Uzun suskunluklarım oldu, düz saçlarında aktı ve yere düşen inci taneleri gibi etrafa saçılarak uzaklaştı senden.