-Ay kız Şaziye sende benim gibi aşkla sevdin de bir çulsuza vardın, aynı benim gibi! Beni ne doktorlar ne mühendisler istemedi, gerçi isteseydi varır mıydım bilmiyorum.
-Al bendende o kadar, insan sevmediğine nasıl varsın? Doktor, mühendis, olması gerekmiyor ki?
-İşte bende onu diyorum, gelip isteyen olsaydı âşık olmadan önce varırdık.
-Yanlışın var Rukiye, aşk gelecekse gelir, ondan önce kendisine engel olacak olana izin vermez.
-Eli o kadar uzun mu ki?
-Evet, yoksa tüm taliplerimize nasıl engel koyula bilinir ki?
-Ben çulsuz vardım, görüyorsun halimi.
-Halinde ne var Rukiye? Seni aşkla seviyor sarıyor.
-O sarıyor da artık ben sarılmıyorum işte.
-Senin canın dayak istiyor galiba, hatta sırtın kaşınıyor, belli ki! Sana düşen hayatın tadını çıkarmaktır.
-Hayatın tadı, elde avuçta para olmayınca çıkmıyor.
-Yanlışın var senin, aklın zaten yok, aşk aklını baştan alıyor ya o yüzden, gönül gözünle bak. Hayatın anlamı aşkla bulunur sen yanlış yerde arıyorsun.
-Yok, sanki sen aradın da buldun!
-Buldum elbette, beni o güçlü kollarında sararken buldum.
-Anlam manlam, artık bunlar boş işler karın doyurmuyor.
-Aç mı kaldın? Açıkta mı kaldı kıçın? Gördüklerini bir daha gönül gözünle gör, bunlar sana nefsinin şeytanın yansımalarıdır bak yüzünde solmuş.
-Ben kendi zevkime bakacağım bundan sonra, boşanacağım.
-Boşan, bundan sonra seni kim alacak? Doktor mühendislerde almadı zaten!
-Bende ruhumdaki güzellikleri gösteririm.
-Sana demez mi ki, boşandığın eşine neden göstermedin birbirinizi aşkla seni severken.
-Sen kimden yanasın?
-Tabi ki aşktan yanayım. Sen maddi olanların peşindesin, aşk zaten sana bunun için geldi maddi değil manevi olana bakman varman için.
-Bana tutarlı gelmiyor artık.
-Yoksa uzun zamandır kocanla yatmıyor aşna fişne yapmıyorsun ondan olabilir.
-Uzun zamandır yatmıyorum da ne alakası var?
-Sen aşkı bir bütün olarak kavrayamıyorsun da ondan. Ne alakası olur mu, bayağı alakası var. Dünya ve bu dünyaya ait fikirler yoldan çıkarmaya yararken, aşk insanı doğru yola yönlendirir. Senin yerin kocanın kucağı ve sıcacık yatağınız. Sen sıcacık yatağınızda yatmadığından olsa gerek, tüm bedenin ruhun düşünce ve fikirlerin buz tutmuş. Özne olmadan yüklemin ne önemi var söyler misin? Ya da yüklem olmadan öznenin ya da tümleç olmadan…
-Ben değişken ruhumla bakmak yaşamak istiyorum.
-Sen değişken ruhunla Alaska da soğukta buzların arasında kalmışsın. Aşk kendisinin dışında olanlarla ilgilenir mesela gülmeyeni güldürür, sevmeyeni sevdirir. Yani özüne iner o özünde özünü cevherini ortaya çıkarır. Dünya ve insanlar fikirler, insanın cevheri dediğimiz özünü saklamasını isteyerek ya da gerçek olmayanlarla üstünü örtmesini sağlayarak, cevherini insanı aşkla herkesi sevmesini, merhametini, gülüşünü toprağa gömerek göstermemesi için sadece kendi sahte gülüşüyle tüm hayatımızı işgal ederek ele geçirmek için sadece bir kereliğine gülümseyerek her şeyimizi elde etmeye çalışır. O sömürgeci bir defa gülümsüyor! Aşk her an, gönlümüz her an gülümserken üstünü örtmeye çalışıyorlar. Umarım farkı anlamışsındır.
-Kız Şaziye aşk seni Felsefeci yapmış, bilgin, âlim, veli yapmış.
-Aşk bunun için var tüm körelmiş duygu ve hislerinin duygularının kapısını açarak kaldığın karanlığını sana aydınlıkla göstermesi için vardır.
-Ben burada pes ediyor ve hiçbir şey söylemiyorum.
-Söylemene gerek yok zaten aşk her şeyi bize söylüyor.
Mehmet Aluç
Not: Ahmet Zeytinci kardeşimin aynı adlı eserinde ilham alarak yazdım Nazire olmasa da Nazire saydım.