Murtaza saatini kurmuş olduğu 07.00’a henüz 10 dakika olmasına rağmen kendiliğinden uyandı. Çoktan yataktan kalkıp banyoya gitmiş olduğunda onu geri döndürmemesi için, gözlerini araladığında yapmış olduğu ilk şey alarmın çenesini kapatmak oldu. Fevri bir hışımla yorganını üzerinden fırlatıp, terliklerini ayağına geçirmek için doğrulurken, ürperişine aldırış etmedi. Banyoya yönelirken soğuğu bedenin iliklerine dek hissetti. Evinin ince uzun koridorunda adımlarını geride bırakırken; az evvel odasında da hissetmiş olduğu kokuya, bu kez daha şiddetli bir şekilde maruz kaldı. Hem bu lanet kokuya, hem de dün gece çöpü dışarı çıkartmadığı için kendisine küfretti. Bela banyoya girdi. Girer girmez de hemen kustu. Pas ve kireç kalıntıları ile bezeli olan musluktan cılızca akan soğuk suyu yüzüne çarparken; bu kokunun çöpten gelemeyecek cinsten olduğunu düşünüyordu. Soğutucuları bozulmuş bir morg gibi kokan dairesinde musluğu kapatıp; yıkanma zamanı çoktan gelmiş olan havluya uzandı. Murtaza suratını havluyla kurularken; havlunun da kendine has bir iğrençlikte koktuğunu fark etti. Sinir ve tiksinme ile birlikte kenara fırlattı.
Suyun etkisiyle dağılan kaşlarını düzeltmek için aynaya baktı. Ama kaşlarını düzeltmedi. Düzeltemedi. Kendisine bakmaya devam etti. Çığlık atmadı. Yüzündeki şeyleri öldürmeye yeltenmedi. Öylece izledi. Suratındaki kurtçuklardan biri yaklaşık 1,5 cm’lik kısa yolculuğundan sonra; sağ yanağındaki küçük oyuklardan birine girdi. Sanki senelerdir oradaymış gibi. Bu durum kurtçuğun rutin olarak yapmakta olduğu bir davranış biçimiymiş gibi. Afallamadan, yabancılık çekmeden; Murtaza’nın yanağında mesken edinmiş olduğu küçük oyuğa girdi. Tam bu sırada az evvel ki; kurtçuğun komşusu olarak adlandırabileceğimiz bir başka kurtçuk; Murtaza’nın göz bebeğinden çıkıyordu. Kurtçuk; burun deliklerine doğru seyahat ederken; onun dikkatini dudakları çekti. Tamamen yara içindeydi. Sanki ağzını blender’a kaptırmış gibiydi. Bir süre dudaklarına baktıktan sonra ilk kez hareket etme gereksinimi duydu. Sağ elinin titrek iki parmağını dudaklarına dokundurdu. Aşağıya indi. Kulağından köprücük kemiklerine dek uzanan kan sızıntısını takip etti. Birkaç saniye sonra banyodan hızla çıkıp, portmantoda asılı olan boy aynasının önünde durdu.