– Son birayı paylaşalım mı?
– Olur. Ben zaten daha fazla içmek istemiyorum.
– Güzel, henüz pek tanımıyorum seni ama en azından doygunluk hissin varmış. Bir Japon balığına daha tahammülüm yoktu açıkçası.
(Sessizlik)
– Yüzün düştü, bir sorun mu var?
– Daha kibar biri olduğunu hayal etmiştim.
– Kabalık ettiysem özür dilerim, ama ben kendimce iltifat etmeye çalışıyordum aslında. Yani daha fazlasının kayıtsız şartsız arzulanır bir şey olmayabileceğinin farkında olman güzel. Biraz mesafeli duruyorum farkındayım, o da bir gün yine hepimizin içinde bulunan o doyumsuz şeye yenilip benden daha iyi olduğunu düşündüğün birine koşacağına dair olan sarsılmaz inancımdan kaynaklanıyor. Sen sürekli etrafındakilerle beni karşılaştırıyor olacaksın, bense seni kaybetmemek için sürekli ‘ben en iyisiyim’ rolü oynamak zorunda kalacağım. Yıllar geçtikçe sırf beni güçlü gör diye iç organlarım yavaşça çürürken çılgınca çalışacak, markalı zırhlar kuşanmak zorunda olduğumu hissedeceğim. Sen ise, hatalı ağırlık kullanmak zorunda kalsan bile, bir gün o terazide başka birinin ağır basmasını sağlayacaksın. Öyle bir gün gelecek ki, yalnızca ‘başka biri’ olması dahi yetecek. Daha başlamadan yoruldum. Zaten epey yorgunum.
– Kendinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsun ki? Aynı teraziyi senin çalıştırmayacağının garantisi var mı? Suçu kadınlara yüklemek biraz kolayınıza geliyor diye düşünüyorum.
– Tatlı varlık, bahsettiğim şey kadınlara özgü bir durum değil. Ben günümüz insanından bahsediyorum. Sürekli daha fazlasını isteyen o canavar inan benim damarlarımda da uluyor, ama ben bir şekilde onu yönlendirmeyi başarıyorum sanırım. Ona öyle bir görev yükledim ki, neredeyse faydalı bir hale geldi. Artık daha fazlasını istemek yerine daha fazlasıolmaya çalışıyor. Çürüyen taraflarımı kemirip ruhumda arada bir ortaya çıkan yeni tohumları gübreliyor. Artık tek derdimiz bu, çünkü aynı bedende bulunmak zorunda olduğumuzu kabullenip el sıkışmanın yolunun bu olduğunu bulduk. Bu yüzden merak etme, kendimle öyle meşgulüm ki asla senin mükemmelliğinde kusurlar bulmaya yetecek kadar enerjim kalmayacak. Hem hangi cahil Mona Lisa’nın değerini ağırlığı ile ölçer ki?
(…)
Uyudun mu? Tahmin etmiştim!