Her yılın bu saatinde
Gecikmiş mucizeler gelir aklıma,
Bir karabasan, bir can sıkıntısı.
Ama her yılın bu saatinde
Oturur, düşünür ruhum.
Ömrümün tek takıntısı.
Solgunluğum kötüye çalar
İstisnasız her düşünüşte,
Tarifsiz bir bıkkınlık gözlerimi kaplar.
Emeksiz çıkılır kaçak hayallere.
En ufak gerçeklik sarsıntısı
Yıkar. Bozuverir,
Buğulu camdaki parmak kalıntısını.
Kucak açmış sanki beni bekler
Herkesten azatını almış korkular.
Çoktan düşmüştür sanki elimden
Ne varsa, kalemime düş veren.
Küçülür mü bilmem gerçekten
Kıyıdan uzaklaşan her yelken.
Bir sorarım,ah elini öpebilsem
Neler verir bana deniz,kim bilir.
Merakımdır,neden sormazlar mezara
Yaşama hevesli midir o da acaba?
Anısı var mıdır yutmaktan başka
Bir koleksiyoncu kadar tutalan aşka.
Ah benim zavallı taş kalbim!
Kayboldun karlı dağın zirvesinde.
Ne kadar da büyümüş olacaksın
Aşk seni itelediğinde.
Kazanacağın sadece anı ve sızı,
Keşfedilince onun da alfabesi
Elbet okunacak alın yazısı.
Fakat gittikçe artmasına rağmen
Yine de paylaşamıyor yalnızlığını,
Bir lokma ekmeği
Tam ortasından böler gibi.
Her yılın bu saatinde
Gecikmiş mucizeler gelir aklıma,
Bir karabasan, bir can sıkıntısı.
Ama her yılın bu saatinde
Oturur, düşünür ruhum.
Ömrümün tek takıntısı.
07.09.2012
Cemre Bedir