Sensiz kaldım kalalı
Bak Taksimin haline…
Ne benim ruhum, ne de Taksim,
Ruhumuzu çaldın! Ruhsuz kaldık!
Lanet olası bir hırsızsın sen…
Ruhsuz geziyorum taksimde
Ve görüyorum ruhum, benden 20 adım önde gidiyor
Ve giriyor İstiklale…
Peşinden koşuyorum yakalamak için
Düşüyorum… Bu çukuru’da sen kazdın Taksimin ortasına…
Nasıl görmedim kocaman çukuru? Pusu kurdun bana pisliksın!
Seni düşünmek bile parazit oluşturuyor beynimde…
Taksimin yeri çok özeldi bizde
Burada tanışmıştık ve hatıralarımızın çoğu buradaydı…
Şimdi o hatıraların üzerini kazıyorlar ve seni benden siliyorlar.
Tünelden meydana kadar uzanan tramvaydın…
Ben ise raylarındım senin…
Bizi görünce insanlar yolu açardı
O kadar saygındık ve seviliyorduk.
Yabancı insanlar bizimle fotoğraf çektirirdi…
Hatırlar mısın? Az sinir olmazdık peşimize takılanlara
Yaramaz çocuklar.
Ne zaman sinir olsan
Ben sakinleştirirdim seni. Anlardım çünkü sinirlendiğin zaman hızını arttırırdın…
Ama…
Yokuz artık.
Beni yine İstiklalde terk etmiştin…
Nefret ediyorum senden!
Bir yanımda hala seviyor…
Seni hala seviyorum ve senden nefret ediyorum!
Taksimi dinliyorum kulaklarım kapalı
Sesin geliyor kulaklarıma
Gözlerimi de kapatıyorum
Resmin oluşuyor kara perdede…
Ve sesin birden kesilip, yıllardır İstiklalde ve Taksimde devam eden
İnşaat sesleri bozuyor dinginliğimi… Yine.
Senden nefret mi ediyorum bundan emin değilim
Seni hala seviyor muyum? Bundan da emin değilim.
Emin olduğum tek şey
Sahip olduğumuz şeylerin değerini elimizden gidince anlıyoruz hep
Henüz vakit varken (………………….)