Sesin diyorum.
Çok sincaplı.
Bilinmeyen ormanın,
İnsan görmemiş peri kızı.
Şu gözlerin,
Fazla derin.
Çok sıcak,
Çok samimi.
Nerde keşfedilmemiş ormanın
İçilesi serin nehirleri?
Hep mi böyle çöl,
Böyle sıcaktır bakışları?
Bir kez daha tebrikler Mecnun’a
İki çöl birden aşmış nasılsa.
Çağdan çağa uzanan saçların.
Karanlık tütüyor.
Gece sinmiş de biraz,
Sen savurdukça güneş batıyor.
Yürüdüğün yollarda yıldız kırıntıları,
Gece saçlı hanımefendi!
Saklıyorum bütün anıları!
Anılar ki zihnimin tatlı derdi.
Saçların bir kıvırcık,
Bir uzun sarmaşık.
Nasıl dolanmasın kalbime?
Rüyalara kadar iniyor derinlere.
Hep mi böyledir Tanrı’nın gizli ormanları?
Gündüzleri karnını doyuran sincaplar sesin de mi kalır,
O sincapları, o ağaçları, içimin sularını gözlerin mi ısıtır,
Sen saçlarını açınca akşam, savurunca mı çöker geceler,
Saçından dökülen yıldızları kim yerden alır da göğe koyar?
Çabuk söyle, sana benden başka şiir yazanın mı var!
Rüyalarıma daha sık uğra mesela,
Gözünün hala inemediğim derinleri var.
2 comments
Değerli genç yazar arkadaşım.Neredeyse mükemmele yakın güzellikte bir şiir olmuş.Çok çok tebrik ederim.Betimlemelerin ve anlatımın çok güzel.Ama yine de birkaç nokta düzenleme istiyor gibi sanki.Kalemin daim olsun.
Nezaketin için teşekkür ederim abim, zamanla tecrübeyle, okuyup yazdıkça kendi yağımı kavurucam bakalım. Artık ne kadar ilerletebilirsek kadar. Çok sağol.