Bana delirmediğimi ara sıra hatırlatan babama bu akşam sizlerin huzurunda teşekkür etmek istiyorum. Hala bir insanın beni kalben kırabileceğini görmek ne kadar da aranılası bir durum olabiliyor. Sayın pederciğim de duysun isterim ki sizlere ufak bir on sekiz kadar yıllık bir iletişimsizlikten bahis açacağım. Bir baba ki gerçekten kızını seven ama bunu ona göstermeyi bir türlü beceremeyen ve muhtemelen hayatının geri kalanında da beceremeyecek olan, bir kız ki gerçekten sevgiye muhtaç doğan, bunun farkında olmadan yaşayan ve bir yılını ördüğü ağları temizlemekle harcayan. Şu söze canı gönülden inanırım: Anlaşmak gerekmez; anlaşmaya çabalamak gerekir. Bunu istemek şimdilik bize yeterli olacak ve bizi kurtaracaktır. Gösterilemeyen sevginin doğurduğu olsa gerek, yıllar sonra alınamayan sevgi sonucu ortaya çıkan demek ki doğrusu bu ne de olsa benim babam böyle yapıyorsa vardır bir bildiği görüşü bir kızın hatta kadın olma yolunda yürüyen bir genç kızın çocukken babası gibi olarak geçirdiği anlık güzel dakikalar daha sonradan başını ağrıtıyor. Kişiliğinin oluştuğu o en güzel yılları olan on beşlikken küçük kadın bambaşka yolculuklarda bulabiliyor kendini ve bir başka erkeği sevme güzelliği diyemeyeceğim çünkü bu bir ihtiyaçtan doğuyor o zamanlar bu da babacıl tarafın eksikliği. Babası gibi birini bulup onun isteklerini yerine getirmeye başlamak. Amma da aciziyet öyle. O zamanlar bu aşk gibi gelse de kulağa ben bir lise aşkım oldu bile diyemiyorum bunları yazarken. Farkına varmayı tercih ediyorum ki bu bir müddet canımı acıtsa da bundan vazgeçmedim. Bir insanı sevmenin yolu tehditten veya paradan geçmez. Bana bilmem kaç liraya şöyle bir şey alsan evet bir gün hatta bir hafta çok mutlu olurum ki ikinci hafta başı bir huzursuzluk duymaya başlamışımdır bile. Çünkü aslında bir şeyler düzelmemiştir ve sen de ya düzelmiş gibi yapıyorsundur o gösteremediğin sevgiden dolayı ya da fark edemiyorsundur ki o daha kötü olsa gerek. Babacığım, bir insanı tanımanın yolu ‘Kaç?, Ne kadar?’ gibi sorulardan geçmez benim dünyamda. Bir insanın sesi güzelse ve bunu kullanmaya niyetlendiyse yepyeni dünyalar verir bana ya da bir insanın resim yeteneği varsa o çizerken ben saatlerimi veririm ona ki belki bilmezsin hayattaki pahalı şey zamandır en pahalı şey ise geçen zamandır. O yüzden babacığım lütfen bir söz grubunu ifade ederken tekrar düşün, rica ediyorum. Hele benim gibi birine çattıysan bunları hep bir köşeye yazar, biriktirir ve hayatının bir yerinde belki sana karşı belki tüm insanlara karşı kullanır, her dediğinle büyümeyi öğrenir, deneyim kazanır bunun biyoloji dalında da adı bağışıklıktır. Bu o insan ya da benim için tabiî ki güzel bir şey lakin bir süre sonra beni ya da bir başkasını kontrol edemediğini görürsen üzülme sakın diye söylüyorum. Kızarsın biliyorum hatta gene kendi sinir olduğunla kalırsın. Baba, bir insanı sevmenin yolu bir gün söylenecek iki üç kelimeye veyahut da samimi bir sarılmaya bakar aslına bakarsan. Ha yapmadın mı hiç elbette yaptın ama hep bir eksik kalmışlığımız vardı sanki. Belki de bana öyle gelmiştir ya da ben; senin, onun bildiği pencereden bakamıyorumdur bu dünyaya kusura bakmayasın. Bir çocuğun gülümsemesini tarif et desem sana ve bana anlatmaya kalksan kabul edemeyeceğim mesela ben. Anlatılamaz belki o an öyle bir güler ki sana utanırsın, konuşamayacak olursun, kilitlenir boğazın.
Sözün özü babacığım, sen hep orada kal bende yerin çok ayrı. Her sözüne kulak verdim ve vermeye de devam edeceğim. Fakat benim kararlarımı alma zamanım geldi de geçiyor olmasın sakın, bunu benim açımdan düşün isterim bir, ne kadar da zor değil mi? Sen şuracıkta kal babacığım, benim beklemeye takatim kalmamış, öylece debelenip duracağıma gidiyorum. Ben değişiyorum. Duramayacağım limanlara kök salmamı bekleme benden, olmayacak dualara amin isteme benden. Ben biletimi aldım ki kestiremiyorum son durağımı. Haydi rastgele…