Keskin soğuğu hissettiğim bir çay bardağı
Gözümde şekilleniyor birden dedemin çardağı
O gümüş kakmalı semaver demleniyor iken,
Bir bahçıvan beliriyor ötelerden
Solmuş pantolonu ve gömleği, arınmış renklerden…
Çıplak ayakla üzerinde koşuşturduğumuz toprak
Kovaladığımız bazen, sarı solgun bir yaprak
Mutlu bir sıla esintisiydi bu gelen köylerden
Gizli bir sitem var göç ettiğimiz günlerden
Gözü yaşlı kalbi kırık dünlerden
Uzaktan gelen ‘uyan’ diye bir ses
Boğazımı düğümlüyor acı bir nefes
ve hatıralar bitiyor, uzaklaşıyor yavaştan
Yaban arılarından, çiçek kokan ballardan
Yavaş yavaş sıyrılıyorum renkli hülyalardan
Haber verdikleri geçmiş dünyalardan…