Bu mektubu 2019 yılının Ağustos ayının üçünde, ey geleceğimiz sana yazıyorum… Ey gelecek bu günümüz bu gelişiyle sana yakışmayacak bir şekilde savaş nefret kan gözyaşı içinde koşarak geliyor. Derman arayanlara derman arayanlar yolda kalırken umarım bu kötü gidişatımızla sana koşarken, yolda gönlünde merhamet gülümseme insana hizmet aşkıyla dolu Allah C.C. Korkan birisi ayağına çelme takarak sana gelmesine engel olarak, bu kötü gidişat için önde koşarak düzelterek sana yakışan bir şekilde gelmesi için binlerce insanla bizle sana doğru gelmesini sağlar. Eğer ben göremez isem sen haber verirsin bir şekilde…
Bize hayat olan kanımızı damarlarımızın içinden boşaltarak, nefret ve kinle doldurarak ne zamana kadar yaşayabiliriz ki? Bir kez daha yaşamak için, bir kez daha yaşamak için sessizce bizi karanlıkta bırakan karanlık perdeler sessizce açılır mı bilinmez! Rabbim bilir, bildirirse biliriz…Sessizce inşa ettiğimiz hücreden evlerimizi yıkarak, dünyanın içinde hep birlikte yaşamaktı dileğimiz şimdilik olmadı! Sessizce bekliyoruz bir ses, lakin bomba sesleri kargaşa gürültüden, beklediğimiz o ses ne sesi nasıl bir ses duyamıyoruz lakin bekliyoruz!
Sanki birisi bizler kaskatı kesilin, sakın duymayın ilişmeyin müdahale etmeyin diyerekten korkutmuş, sindirmiş! Ne ile ölümle! Şaşarım, zaten öleceğiz, eğer ölüm müdahale ederken gelecekse kim engel olabilir derken, gerisi gelmiyor bir adım attırmıyor nedense, belki binlerce adım attım tek başına olduğum için, belki varış noktasına vararak insanlarla buluşamadım, ondan ses getirmiyor farkında değilim!
Umarım ki bu mektubum sana kavuşmadan, birisi anons ederek seyretmiş olduğunuz savaş filmi sona erdi herkes evine dağılabilir diyerek bir oh çekerek, güzellikleri hep birlikte yaşayanlardan olur, sana gülümseyerek, gülücüklerle geliriz, selamlarımla.
Mehmet Aluç