Tembellik hakkını savunduğum günlerdeyim. Bir kafe sohbetinde, elinde bir fanzin veya karanlıkta düşüncelere uzandığım zamanların beklentisindeyim. Boşluk içinde savrulmanın iyi geldiği saatlerde kafamdaki bin bir hayalle dünyanın ortasında atılmış bir hayaletim. Eylemsizliğin kanımda dolaşmasını yavaşta olsa kanıksıyorum ama nedendir bilinmez bu halimi öncesinde hiç anımsamıyorum. Rüzgâr esiyor, ben duyumsuyor, gözler donuyor ben içimden gülümsüyorum. Gülmek yakışır herkese fakat halime kızıyorum.
Bu iç bükey haller iyi değil.
…
Uzun bir koridorun ortasında hissediyorum kendimi. Sağım solum zifiri karanlık. Benimki umuda leke düşürmeden yaşanılan kronik bir karamsarlık. Paragraflar, saatler, günler geçer ama ben burada böylece kalırım. Eklentisiz bir duruşla senide kendimi de yakarım. Var olan bütün boşlukları doldurmak adına, ölüm, kalım ve zevkine…