Bir defter yaprağının altında kalan silik izler… Hırpalanmış, çabalanmış, mutsuz hayaller. Öfkemi durduramıyorum. Sana karşı, size karşı, dünyaya karşı… Tek adımda geçebileceğim kadar yakındın. Ama gözlerin ıpıslak.
Aylardan mayıs… Dünya hak ettiği yeri arıyordu. Psikolojik sorunları onaylanmış gibiydi gezegenin. Gelgitleri olduğunda eski sevgililerinin kendisini rahatsız ettiğini söylerdi hep. O gün, ” içimde ikinci biri var sanki. ” dedi.
Çıktım evden. Hiçbir şey umrumda değil… Önceleri oturduğumuz banklara oturdum. Gezdiğimiz yerleri gezdim. Bir taşın üstüne oturdum sahilde. Sırtımı duvara yasladım. Bir sene önceki kasım ayı sallandı göz kapaklarımın altında.
Sahilde dolaşıyorduk. Hortumla ıslatırcasına ağlıyordu gökyüzü. Göz kırpıyordu bize şimşekler aracılığıyla. Sonra da öksürüyordu. Gürüldüyordu, haykırıyordu. Daha mutlu olmamız gerektiğini söylüyordu bize. Daha mutlu olmalıydık.
Bilmiyorduk…
Durağa koşmaya başladım daha kuru kalmak için. Ama nasıl yağıyor… Bir mendil vereni bile yoktu bulutların. Tuttu kollarımdan. ” Yağmurdan korkma. ” dedi. O yağmurda, o karanlıkta, o cehennemde sarıldı gözleriyle ellerime. Sonra ellerime baktım. Yağmuru şimdi seviyorum dedim. Yağmuru şimdi sevmiştim.
Şimdiden sonra ise , tam o sahilde, tam o oturduğum yerde, ben orada beklerken, ben orada yılmışken, ben orada teslim olmuşken, ve üstelik bunlar da aklımdan geçerken, bir on dakika sonra çok ince bir yağmur başladı.
Sırılsıklam ruhumun gözleri önünde sırılsıklam bir yağmur başlamıştı. Ama yatay geçiyor yağmur, bana gelmiyor. Baktım ki ıslanmıyorum. Çok ilginç bir şekilde her yeri bulayan o yağmur, beni pas geçiyor, arkamda duvar olduğundan benimle buluşamıyordu. Yine sırf bu yüzden göremiyordum da. Sadece sesi vardı kulaklarımda.
O an dedim bu ilahi bir kalibre sanki. Ben sanırım o sevdiğim yağmuru kaybettim. Sanki bir mesajdı bu bana. Veya bana öyle geldi. Etrafım kapalı, dizlerim çekili, ellerim paramparçaydı.
Sanki en son mutlu olduğum andan bir sonrası gibiydi bu…
Eşsiz bir büyünün temellerinde sen vardın. Yüreğim hala sıcak. Fazla uzağa gitmiş olamazsın !
DEMİROĞLU