Her gün olduğu gibi programının hazırlıklarını yaparken yardımcısı ona bir mektup verdi. Mektup almayalı uzun zaman olmuştu.
Kendisi yerel bir radyoda program yapıyordu.Yayın günleri hafta sonuydu.
Mektup sahibinin adı “Yalnız” dı. Programında dinleyenlerden gelen hikayelerde yer veriyordu. Bu da onlardan biridir diye düşündü.
Merak ettiği için açılışı mektubu okuyarak başladı:
– Merhaba sevgili dostlar, bugün bir mektup aldım. Bu çağda böyle insanların olması ne güzel.
“Ben Yalnız, uzun zamandır tekerlekli sandalyedeyim. Siz sağlıklıyken bu güzel havalarda evinizde otuyorsunuz. Neden?
Kendi yorumunu ekledi:” bazen insanların çok işi olur vakit bulamazlar.Okumaya devam etti.
“Bana çarpan kişi çoktan kişi belkide çoktan çıktı ama ben hapisim. Kendi başıma dışarı çıkmama imkan yok.
Evim üçüncü katta asansör benim kullanmam için uygun değil. pencereden seyrediliyorum insanları mutlular aileleriyle ben kaderime kahrediyorum. Bazen bakıcımla gezmek için komşulardan yardım isterdik. Sağ olsunlar merdivenlerden indirirlerdi beni. Ama kendimi bir yük gibi hissederdim.
Parka gittiğimizde pek insan olmazdı. Yürümeli, koşmayalı bisiklet sürmeyeli kim bilir ne kadar uzun zaman oldu.
Okumakta zorluk çekiyordu, boğazı düğümlenmişti sanki. Ara verdi. Bugüne kadar çok mesaj okumuştu ama bu kadar zorlanmamıştı.
“YALNIZ” bakıcısını beklerken programı dinliyordu. Sonra sandalyesini mutfağa sürdü, tezgaha güçlükle uzanıp bıçağı aldı. Artık yaşamaya tahammülü kalmamıştı. Tam sırada sırada bakıcısı içeri girdi zorla bıçağı elinden aldı. tezgahtan uzaklaştırdı.
Programın süresi az kalmıştı ama herkes sonunu öğrenmek istiyordu. Okumaya devam etti:
“Yanımızdan aileler geçerken bebek arabalarına bakardım, onlardan tek farkım büyüdüklerinde adımlarını kendi başlarına atabilecekler.
Benim öyle bir şansım yok.
Tüm kaldırımlar , otobüsler biz evde kapalı kalalım diye yapılmış sanki.
Son sözüm özgürlüğünüzün kıymetini bilin.”
Mektup bu satırlarla sona eriyordu. Ağlamamak için kendini zor tuttu.
Daha sonraki günlerden “yalnız” benim diye bir çok sayıda mektup geldi radyoya , kendi dertlerini anlatıyorlardı.
Tam , programına hazırlanırken deniz kıyısında boş bir tekerlekli sandalye bulunduğunun haberi geldi. Acaba o mu? diye aklından geçirdi.
Ama bunu bilemezdi. Aynı gün bir ziyaretçi “yalnız”ın bakıcısı olduğunu söyledi. Onu tanıştıracağını söyleyince çok heyecanlandı .Hiç tereddüt etmeden birlikte gittiler taksiye atlayıp.
Dar sokaklardan , dik yokuşlardan geçtiler. Eski bir evin önünde durdular. Asansörle 3. kata çıktılar.
Eve geldiklerinde pencerenin önünde duran sandalyeyi gördü. Pencere açıktı , korkarak yaklaştılar 20 li yaşlarda bir kız otuyordu. Birbirlerine sarıldılar. Uzun uzun sohbet ettiler.
Onu hastaneye götürdüler. Tedavi boyunca destek oldu.
İyileştikten sonra ilk işi bir bisiklet almak oldu. Parkta gönlünce gezdi.
Radyoda programa başladı. Adı ise ” YALNIZ DEĞİLSİNİZ” di.