Hasretini saysam kaç ömür eder ey ömrümün sahibi
Kaç nefes eder yokluğun
Sensizlik kaç asır daha işlenir nakış nakış yüreğime
Kaç fırtınada alabora olur özlemine yelken açmış bakışlarım
Söyleyebilir misin kaç mum daha yakmalıyım aşkının mabedinde
Kaç dilek daha tutmalıyım, hangi ağaç dalları taşıyabilir ki tuttuğum dileklerin ağırlığını..
Yazdığım cümleler neden “sen”li başlıyor
Neden tümleçlerim, öznelerim, kelimelerim buram buram “sen” kokuyor
Hangi aşkı tefsir etsem kalemler neden “sen”‘i anlatıyor
Attığım tüm adımlar sana doğru, gittiğim tüm yollar sana çıkıyor sensizliğin çıkmazında
Sen yoksun ya…
Şehrimin tüm sokakları çıkmaz sokak artık
Pencerelerim aydınlığa açılmıyor gözlerinin ışığı olmadan
Ne yana dönsem uçsuz bucaksız bir sensizlik
Sen yoksun ya kalbimin tüm sokakları sen çıkmazı
Kurtar beni çıkamıyorum sen çıkmazından artık
Bilmiyorum duyuyor musun bu sessiz yakarışlarımın çığlıklarını
Hangi Cuma’nın seherinde “sen” merhemini süreceksin yorgun bakışlarıma
Hangi Bahar’ın Cuma’sında meltem yeli dokunacak yakarışlarıma
Ey ömrümün sahibi
Bir bakışının özlemini bile değişmedim hiç dünyaya
Biliyor musun yokluğunda güneşler doğmuyor artık yüreğime
Yokluğunda hazan mevsimi artık kalbimin iklimleri
Sensizlik hazan, sensizlik hüzün, sensizlik hüsran…
Yalnızım biliyor musun
Kalabalık insanlar arasında çok yalnızım
Yalnızsın biliyorum
Yalnız insanlar arasında çok yalnızsın
Ben seni bekliyorum sen ise bizi
Bilmiyorum ne zaman son bulacak bu bekleyişler
Ne zaman sana artık gel diyebileceğiz
Ne zaman bitecek hasret ne zaman okşayacak yüreklerimizi vuslatın merhamet eli..
Hangi cümleler tercüman olur ki sensizliği anlatmaya
Şimdi tek bir cümle terennüm ediyor dudaklarımda
Yalnızlığımın hakkı için gel..
Yalnızlığının hakkı için gel…
FATMA GÖK