kimi zaman yalnız değilim,
ama çoğu zaman öyleyim.
çok eski dostumdur, yalnızlık.
uzun zamandır tanırız birbirimizi.
ne o gitmek istedi başka birine,
ne de ben izin verdim gitmesine.
ara sıra karşılıklı oturur,
bir kadeh şarabı paylaşırız.
hiç huyumuz değil, ama, bir sigara yakarız.
arkada çalan melankolik melodiye,
usulca salınırız birlikte.
bunlar keyifli anlarımız…
bir de kötü anlarımız;
karanlık odada,
boş gözlerle ona bakarım, o da bana.
göz bebeklerinde dipsiz bir kuyu,
huzursuz bir kara delik,
ruhumu içmeye, beni tüketmeye.. şerefe.
göz temasını kestiğim anda
benliğimi yutacak.
zaten karışık olan aklıma sızacak,
ve ne yazık ki orada
bir daha yolunu bulamamak üzere kaybolacak.
böyle bir şey işte bizim ilişkimiz.
biraz hırslı, biraz öfkeli, biraz buruk.
ama kesin olan tek şey,
benim yalnızlığım,
yalnızlığın ta kendisinden
daha yalnız…
benim yalnızlığım…